Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
TÜRKÇÜLÜK DÜŞÜNCESİNİN MİSTİK ÖNDERİ (ATSIZ'IN FİKİRLERİ) ATSIZ'DA ÜLKÜ / MEFKÛRE: Atsız'ın ülkü ile ilgili en açık tanım ve izahları, 31 Ekim 1947'de, Kızılelma dergisinin 1. sayısında yayımladığı "Kızılelma” başlıklı makalesinin ilk paragraflarındadır. Ülküyü şöyle anlatıyor: "Bir milletin yürütücü kuvvetine
Av mısın avcı mı Gönül ?
Mecnun bir ona baktı, bir buna. Biri zalim, öbürü mazlum. Gülerken beriki, ağlıyordu diğeri. Katılaşmıştı birinin gönlü, yufkalaşmıştı ötekinin bağrı. Yalvarırken biri, sevinç çığlıkları atıyordu öteki. Ne garipti şu dünya. Her bir hadisede binlerce hikmet gizliydi besbelli. Yaşadıkça ne sınavlardan geçiyordu insan...
Sayfa 37 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Sadece dilim değil bütün hücrelerim ayrı ayrı “ şükür ” dedi. İşte şimdi gök mavi. İşte şimdi ölsem de her şey tam gibi. İşte şimdi o gün durdurduğum yaşım saymaya başlayabilirdi.
Ahlakın menşei nefsî kuvvetler olup, bunlar üç tanedir. 1. Konuşma: Bu idrak kuvvetidir. Bunun itidalli olanına hikmet denir. Hikmet nefsin bir melekesi olup, onunla doğru yanlıştan ayırt edilir. Konuşmanın aşırı olmasına ise cerbeze denir. Cerbeze, müteşâbih ayetler ve kader konusu gibi idraki zor olan şeylerden haberdar olmaya çağıran bir
Sayfa 111
Dil, Nâzım Hikmet için verili olandan yararlanıp şairin ona yüklemek istediği anlamı saran bir biçimdir ve hiçbir zaman yalnızca araç değildir.
Yahya Kemal ve Ahmet Haşim başta, Faruk Nafiz, Necip Fazıl, Yedi Meşaleciler, Fecr-i Atî ve Cumhuriyet edebiyatının ideolojik taşıyıcıları olan romancıların etkin bulunduğu koşullarda, sürüden ayrılmaktı Nâzım Hikmet’inki. Reşat Nuri Güntekin, Peyami Safa, Sadri Ertem, Reşat Enis, Mahmut Yesari, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar gibi romancıların çevresini kuşattığı edebiyat anlayışının da dışındaydı Nâzım Hikmet. Üstelik onun kendisini ulusal edebiyat içinde gördüğüne de kuşku yok, Türkçenin kendinden önceki şairlerin anladığının ötesinde bir şiir dili olduğuna inancını taşıdığına da.
Reklam
Yalan dediğin topal bir bite benzer bir gecede yedi yatak dolaşır,
Nâzım Hikmet’in sosyalizmle şiiri birleştiren, biri için öbüründen ödün vermeyen, ama ikisini birbirinden ayrı tutmayı da başaran şair kimliği sonraki bütün edebiyat kuşaklarının üstüne gölgesini düşürdü. Bugün hâlâ Nâzım Hikmet üstüne düşünüp tartışıyorsak, bunun ayırt edici nedeni, onun Türk şiirini hiç bilinmeyen bir serüvene çıkarması ve orada geleneksel şiir anlayışının tamamıyla dışında, yenilikçi bir şiir yaratmasıdır. Ondan sonra Türk şiiri Nâzım Hikmet’e bakmadan kendini tanıyamadı.
"Bir derviş hikâyesi vardır. Horasan'dan Anadolu'ya bir derviş gelir, amacı kendisine dergâh bulmaktır.Sivas yöresinde bir dergâhın kapısına vurur.Tak.Tak.Tak... O esnada mürşit sohbettedir talebeleri ile. Henüz kapı açılmadan kapıya doğru giden talebesine seslenir. 'Evlat dur hele. Kapıda bir derviş var, kapıyı vurma
Sayfa 178Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.