Savaşın şiddetlendiği günlerdi,kursun koridorlarında koşup herkese Suriye için yasin dağıtıyorduk...Sonra hazırladığımız kolileri üstümüzdeki hırkaları çıkartıp kutulara koyduğumuzu duvarlar boyu uzanan kutuları dualarla yolculadığımızı hatırlıyorum...
Sonra Ankara'ya gittiğim dönemde hizmetimin ilk senesinde cılız kollarıma kuş gibi ürkek yüreğime emanet edilen 30 Suriyeli yavrumu hatırlıyorum...Onları yıkık dökük penceresiz evlerden alıp kursa getirişimizi,hocamm deyip koridorda her gördüklerinde 'Nasilsin' diye sormalarını...
"Hocam vallah sen ayni annem..."demelerini...
9 yaşındaki Esra'mın ilk geldiği akşam babasıyla konuşmaları geliyor aklıma; "Burası sıcak,burada yemekte var, su da var..." demesini...
Ve evlendirip Suriyeye gönderdiğimiz yıllardır haber alamadığım Rahma'mı hatırlıyorum ...
Bu kitap daha nice diyarlara götürüyor...
Aynı göğün altında, aynı güneşin sıcağında nice mazlumlar gözyaşı döküyor, niceleri umut bekliyor...Bu tefekkürle belki seyredersek merhametimiz artabilir...