DİBACE ;
"Ne yapmışta zengin olmuş, zengin olmuşta ne yapmış?" sualini daha kesici hale getirip kendi kendime " Ne yaptımda şair oldum; şair oldum da ne yaptım?" suali şekline çevirerek sordum ve olursa cevap yerine geçebilecek bazı ifadelerin sarih beyanını dile getirdim . İÖ
Diyor...
Kitabı okurken
Kış kelimesinin bendeki ilk çağrışımı ölümdür. Vaktiyle en sevdiğim şairin Ahmet Haşim oluşundan değildi elbetteki bu çağırış. Ölümün beni karşılağı mekanın adıydı ve kalıtsal bir özlemle gelmişti o kış ölüm. Nereye gittiğini bilmediğim o insanların bıraktığı acılalarla dolanmıştım.
Kıştaki ölümü, ölümdeki şiiri duyabiliyordum. Hem şiiri şiir yapan ölümün bilinmez trajedisi değil mi ? İlk şiirin bir ölünün arkasından yazılmış olmasına şaşılmamalı o halde. Ölümün trajedisi olduğu gibi yaşamında bir trajedisi vardı elbet. Kitaba dönecek olursak eğer, orada bir katilin kendi benliğini kavlatmak adına işlediği bir cinayetten sonra içinde canına kan sapladığı iki insanın sesinin dinmeyişi ve onları öldürdükten sonra o insanları anlama mahkumiyetine tutuklanışını görmekteyiz. Yazar ismet Özel Cinayeti'ni işte böyle bir merakın ardından yazmıştır. İsmet Özel şiirini anlamak için ölmek, ölmek içinde şiiri kendi anlamına kale yapan şairi muhatabı(okuru) tarafından öldürmek gerekiyor. Çünkü ölmek tam olanla bütünleşmektir. Mananın kendisiyle yola çıkmaktır, hem de hiç bilinmeyen yolları kat ederek. Eğer bir
İsmet Özel okuyucusuysanız ölümün sıradan bir mesele, insanınsa beyhude yere doğup ölmediğini bilirsiniz. Yazar İsmet Özeli öldürüp kendi manasına taşıyor onu. Kendine bir kale yapıyor cinayetini işlediği ölümlüyü. Poetik anlamdaki bu ölüm İsmet Özel'le sizi farklı bir açıdan kesişrecek.
Kitabı okurken youtu.be/24cmXUwLcfE bir İsmet Özel şiiri hem satırlarımda gezindi hem de kendi manamı bana buldurdu. Kitap boyunca benimle oldu.
Keyifli okumalar :)