ilk defa senden çiçek aldım demişti. Gözleri de yalanlamıyordu bunu. Ama yinede gitti. Çok sevince gidiyosa demek ki.
biri saksımızı çiğneyip gitti
biri duvarları yıktı
camları kırdı
fırtına gelip aramıza serildi
biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
her şeyi kötüledi
bizi yaraladı
biri şarabımızı döktü
soğanımızı çaldı
biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu
ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor.
Öğrencisi olduğum Küçükçekmece İlkokulu'nun bahçesinden atlayarak; haftada mütemadiyen bir kere anlatılan ''Küçükçekmece Tufanı ve Kaybolan Şehir'' efsanesine konu olan göle doğru yürüdük. Mete yine anlatmaya başlamıştı hurafeyi: Yıllar yıllar önce yaşlıca bir dede gölün altındaki şehre gelmiş, kapı kapı gezip bir tas su istemiş, kimse de
222 sayfa kitaba tek attım resmen. Vizelerin bitişini fırsat bilip yapıştım kitaba ve bende ilk 5e girecek bu kitabı okudum. 90 çocukluğu denilince herkesin söyleyecek üç beş lafı vardır fakat Selçuk Aydemir çok hoş bir bakış açısıyla yaklaşmış olaya. iyi ki okudum dediğim kitaplar arasında yerini almıştır.
Arthur dent artık çok zor durumdaydı. Ölümünün yaklaştığını anladı ve öbür dünya diye bir şeyin olmamasını umarak dua etti. Sonra bu yaptığında çelişki olduğunu fark edip ummakla yetindi.