Mescidi Aksa
Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu Varıp eşiğine alnını koydum Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu Gözlerim yollarda bekler dururum Nerde kardeşlerim diyordu bir ses İlk Kıblesi benim ulu Nebi'nin
Mescid-i Aksa
Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu Varıp eşiğine alnımı koydum Sanki bir yeraltı nehr çağlıyordu Gözlerim yollarda bekler dururum Nerde kardeşlerin diyordu bir ses İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin
Reklam
Hiz la Depo bölumü sivasi..
Kaos ve hız dünyamızda, olaylar ve zorluklarla yarışırken zaman uçup gidiyor gibi görünüyor. Ancak başarı ve mutluluk yolculuğumuzda, adımlarımızı yönlendirmede ve kaderimizi belirlemede niyetler büyük rol oynuyor. Fırsat dalgaları arasında özgüven ve istikrarla yüzeceğimizi, yoksa umutsuzluk ve şaşkınlık havuzunda sürüklenip boğulacağımızı belirleyen şey, hedefimize doğru samimi ve saf bir niyetle her gün attığımız basit adımlardır. Niyetleri düşünürken kilometreleri değil anları saymalıyız. Temiz bir kalp, en küçük hareketlerde bile büyük fark yaratabilir ve attığımız her adımın ardındaki samimi niyet, ona eşsiz bir değer katar. Eğer şimdiki ana odaklanabilir ve her detayı hedeflerimize doğru iyi niyetle yönlendirebilirsek, fırsatların da doğal olarak bizi takip ettiğini ve akan bir nehir gibi bize doğru akmaya devam ettiğini göreceğiz.
Vedalar Öyleki artık paket aşklar paket sevgiler var, hemen olsun hemen bitsin veya insanların karekteristik yapılarına bakılmaksızın beklentilerini bencilce istemek.. ben bu hız çağında o kadar yavaşım ki duyguların ve fikirlerin bitiminde başlarım ince ince sözmeye “geç güvenirim ve yapım itibariyle çok korumacıyımdır ,yeni tanıştığım ve tanışık olduğum insanlara çok dar bir alan sunarım” evet bu sözler başarılı bir karekter okurunun bana ithafen sarfettiği sözler.. Gerçek şu ki,her şey başlar ve biter. her şey, her şeye rağmen başlar ve biter. Bu kadar basit olmamalı. Ben, her şeyi ciddiyetle kavramaya özen gösterdim, duygular perçinlensin diye ama sanırım çoğu şeyi ıskalıyorum bu sebepten.
Bir not (⁠◔⁠‿⁠◔⁠)
Çevremde ki herkes "hız " derdinde; hızlı okuma, hızlı öğrenme, hızlı yeme içme, hızlı ulaşım sağlama .... Ben ise tam tersine yavaşlamayı tercih ediyorum. Mesela kitabımı yavaş yavaş; satır satır okuyorum, ders mi çalışacağım sindire sindire çalışıyorum, bir yere mi gideceğim havanın tadını çıkarttı çıkarta; etrafı seyrede seyrede gidiyorum. Ömür zaten cok hızlı tükeniyor, bir de ben hızlandırmak istemiyorum.
Reklam
Hız Kapitalizmi’nin büyümesiyle görselleşen medyanın giderek hızlanması ve parçalanması, insanların karmaşık kitapları başından sonuna kadar okuyacak denli yoğunlaşmalarını ve tahammül göstermelerini her geçen gün daha da olanaksız hale getirmektedir.
Zamanın ruhu
Malum, Proust'un Swannların Tarafı bitti. Muhammed Ali'den sert bir sağ kroşe yemiş gibi oldum kitaptan sonra. Cidden kaliteli ama oldukça ağır akan bir kitap. Tespitler çok güzel olsa da betimlemeler bezdirici. Kayıp Zamanın İzinde serisinin ikinci kitabına başlayacağım ama gün içinde elim bir türlü gitmedi kitaba. Aynı anda Seray Şahiner'in Antabus kitabına başlamıştım ve oturdum "eğer o roman ise bu ne, bu roman ise o ne?" sorusunu sorup duruyorum kendime. Yanlış da anlaşılmasın, Antabus'u okuması çok kolay olsa da yine de gerek dili, gerekse de ele aldığı mesele itibariyle çok kaliteli ve çok da keyifli bir kitap. Sanırım mesele "zamanın ruhu"yla ilgili. Her iki roman da zamanının ruhunu yansıtıyor. Biri bezdirici ölçüde yavaş ama dipsiz bir kör kuyucasına derin, diğeri oldukça keyifli ama modern bir futbol maçıymışçasına hız ve skoru öncelleyen bir yapıda örülmüş.
Kendime not..
Ve her şey kötü gittiğinde dahi.. Çok dertlendiğinde dahi.. Unutma.. Gidecek hep daha fazla yol var.. Her şeyi gördüm, yaşadım daha ne olabilir ki dediğin anda.. Öyle tuhaf şeyler yaşatır ki bu Dünya, bu gezegen... Sen.. Daima, hız kesmeden yoluna devam et..
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.