Almanlardan fetullahçılara, Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter ve laik yapısına göz diken tüm unsurlara karşı bunca zahmete ve mihnete değer mi, diyorsanız, Atatürk'ün manevi mirasçısı olarak evet değer, diyorum. Çünkü Türküm ve başka Türkiye yok.
Öncelikle kullanılan ajanları üç ana grupta toplamak gerekir;
"Profesyoneller" : Yurtiçinden ya da yurtdışımda yaşayanlar arasından seçilir ve bilahare kendi ülkelerinde özel eğitime tabi tutulur.
"Satın alınabilir aydınlar": özellikle ulus-devlete geçiş aşamasının sancısını çeken toplumdadırlar, özellikle medyada, bürokraside ve siyaset sahnesinde boy gösterirler.
"Sepmatizanlar": Hedef ülkelere yoğun biçimde yönlendirilen kültürel emperyalizmin kesintisiz silahı olan kitle iletişim, eğlence ve eğitim araçlarından (sinema, müzik, moda, internet, televizyon vb.) olumsuz biçimde etkilenen tüketicilerdir.
Atatürk olsaydı o türlü idarecilerin külünü havaya savururdu. Fakat yıllardır memlekette zorla estirilen ırkçılık düşmanlığı, kafalara o türlü işlemiştir ki Türkle Türk olmayan arasında bir anlaşmazlık çıktı mı, en doğru çözüm yolu Türk olmayanı tutmakla bulunuyor.