"...gözleri, bir maden filizinin parlatılmış yegâne yüzeyleri misali, henüz taşa gömülü iki opak gibi, madenden daha parlak, ışıktan daha dirençliydiler ve üzerlerini gölgeleyen donuk maddenin ortasında, camın altına konmuş bir kelebeğin eflatun ipek kanatlarını sergiliyorlardı sanki..."