Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

hotaru umaruzo

hotaru umaruzo
@hotarumaruzo
10 okur puanı
Aralık 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
"Ah niçin bir iz arıyoruz, niçin nedenler, sonuçlar, niçin anılan, andıkça yaşaran gözler arıyoruz? Bir yüreğin sıkılmasını, avuçların terlemesini, boğazın kurumasını, beynin çatlarcasına zonklamasını istiyoruz? Bekliyoruz. Niçin geriye dönüp bakmak; geriye dönüp bakınca arkada önemli bir şey bulmak istiyoruz?"
Reklam
"Vazgeçilmiş bir şeyi büyütmek, vazgeçme anını önemsemek, gözdeki kırışıklıkları, saçlardaki yeni akları açık artırmaya çıkarmak, yaşanılan şeyi çok faiz getiren bir banka hesabı gibi sakınmak mı, yoksa dönüp arkaya bakmamak mı, ilgilenmemek mi dışkılarla? Bırakmak, vestiyerde unutulan paltoyu geri dönüp almamak mı? Yaşamına her an tanık olmak zorunda kalmak mı? Bu tanıklığı büyütüp yaşamaktan öne almak da ne oluyor?"
"Kimsenin anlamaya kalkışmadığı Ve yakınılmayacak kadar acı bir şey Her şeyin bizden uzaklaşıp gitmesi, Ve daha önce bir çocuğun olan benliğimin, Hiç kimse karışmadan, Bir sokak köpeği kadar bana yabancı olması."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
artık bitmiş olması, yaşanmadığı anlamına gelmez
Sonra bir gece uyanıp balkona çıktım. Baharla yazın arasında duran, insanı sarıp sarmalayan, lacivert bir geceydi. Bir yıldıza takıldı gözüm. Diğerlerinin arasında küçük görünse de pırıl pırıl parlayan bir yıldızdı. Ertesi gece aynı saatte yine oradaydı. Bir hafta sonra da. Hâlâ orada. Ona baktığımda, her zamanki yerinde gördüğümde, belki de binlerce yıllık bir geçmişe baktığımı hissediyorum. Bazen bana pırıl pırıl görünen o yıldızın belki bin yıl önce öldüğünü ve bunun sadece kendisinin farkında olduğunu da düşünüyorum elbette ama, "Olsun," diyorum kendi kendime. "O bir zamanlar gerçekten vardı."
"Takdiri ilahi, kafeye varmadan bir blok önce caddenin sağ yanındaki duvara boydan boya yazılmış devasa bir grafiti çıkıyor karşıma: "I am not who I was before." Hemen oracıkta mideme koca bir yumruk iniyor. Bir şehrin değişmesi, bir insanın değişmesi, dünyanın değişmesi hatta, kendinden öncekilere ihanet gibi. Değişmemesi de kendine ihanet olurdu ama değil mi?"
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
"Dünyanın en zor şeyi yan yana uzanıp yıldızların altında aynı şeyi dileyebilmekti."
Sayfa 124Kitabı okudu
"Çok yaşarsak anılar yaşlı hayatımızı istila eder sanıyordum hep. Böyle milyon tane anımız var, o anılarla idare eder gideriz, zannediyordum. Ama öyle olmuyormuş Füsun, koca bir hayatı bir iki zavallı, hatta uydurma, evet uydurma anıya çevirip seni yutuyormuş zaman. Yaşlılık çoğalmak ve bir köşede birikmek gibi değilmiş, zamanın uzasın diye aklından, yaşadıklarından, anılarından vazgeçmek, küçülmekmiş sanki, kendini küçültmek, büzüşüp içine çekilmek. Yok yok kendi içine değil ama, yaşlanmak zamanın içinde geri çekilmekmiş."
"Hüzün resmen kedilere işlemiyordu. Ruhu sönmüş, miadını doldurmuş, her köşesi yapış yapış melankoli, kolilerle tıka basa, veda edilmek üzere olan bir evde bile bir kedinin kediliğini hatırlayacak bir şey buluyor olması takdire şayandı. İnsanlar her şeyi çok abartıyordu."
Sayfa 116Kitabı okudu
"Beşiktaş'ta bir barikata sabahın dördünde borcamın içinde kek getirip gazdan bitap düşmüş eylemcilere "Yiyin yavrum" diye zorla ikram eden yaşlı bir kadın tanımıştım mesela. Cihangir'de apartmanın içine sokak kedilerini dolduran bir adam. Genç bir kız sütle yüzümü yıkamıştı Taksim Meydanı'nda, sonra gülümseyip kalabalığın içinde kaybolmuştu. Sokak bunlar gibi kahramanlık hikâyeleriyle dolup taşıyordu. Ve kimse bunu kahraman olmak için yapmamıştı. Her şey kendiliğindendi. Suyu yükselen derenin taşması kadar kendiliğindendi. Belki biraz yorgunduk ama çoğunluk ferahtı içimiz. Nicedir ilk kez. Burnumuzun dibindeki yabancılarla göz göze gelmeyi öğrenmiştik. Bu bile tek başına devrim sayılırdı."
"Hormonlar damarlarımızda köpük köpük dolaşırken, Cemal Süreya'yı keşfetmişiz bir de. Sevda Sözleri. İnsanın ergenlikte kendine hiç acıması yok."
Reklam
"Yaklaştığımı gördüler. Bana bakıyorlar merakla, yanlarına varıp "Merhaba" dedim, Türkçe. Birbirlerine bakıp güldüler önce, sonra karşılık verdiler, Türkçe. Ben de güldüm. Masanın kenarındaki laptop'tan geliyor müzik, hâlâ Ahmet Kaya çalıyor. Öyle saçma ki durum. İnsan bazen ne kadar uzağa giderse gitsin, galiba bazı şeylerden gidemiyor."
"Odada büyük duvar saatinin tik-taklarını işitiyor ve kalbimin göğsümde çarptığını hissediyorum. Kalbim çarpmazsa ölürüm. Duvar saati canlı değil ama gene de sağdan sola ve soldan sağa sakince sallanıyor, bazen duruyor ama öldüğü anlamına gelmiyor bu, sadece büyükbabamın kurmayı unuttuğu anlamına geliyor. Günün birinde duvar saati kırılacak olsa ve tamir edilemeyecek olsa bile öldü demeyeceğiz, onu gömmek için bir tabut satın almayacağız, sadece bozuldu deyip bir yenisini satın alacağız. İnsanın kalbi kırılırsa, bu yalnızca lafın gelişi."
Sayfa 237Kitabı okudu
"Öğleyin Nuzha kulağıma fısıldıyor: "Şaron Batı Beyrut'u istila etti, anlıyor musun?" Ben de başımı evet anlamında sallıyorum ama Şaron'un kim olduğunu bilmiyorum ve şu an Central Park'ta beyzbol oynamak için her şeyimi veririm."
Sayfa 141Kitabı okudu
"Cenneti gökyüzündeki büyük bir Teksas eyaleti gibi düşünüyorum, Tanrı da Stetson'ıyla ve kovboy çizmeleriyle çiftliğinde dolaşıp her şeyin denetim altında olduğundan emin oluyor, arada sırada da eğlenmek için bir gezegene mermiler yağdırıyor."
"Ne tuhaf," diyorum kendi kendime, "insanın unutmadığı, unutamadığı, affedemediği bir tarafı hep kalıyor!"
Sayfa 251Kitabı okudu
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.