Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tarihsel İsa
Bultmann’a göre Hristiyanlık, tarihsel İsa ile doğrudan ilgisi olmayan, fakat bunun yerine “ilahi Mesih” iddiasına odaklanmış bir dindir. Bu dine göre esas olan tarihsel İsa’dan ziyade kilisenin Mesih hakkındaki bildirisine iman etmektir. Bu nedenle yeni ahit metinleri teolojik amaçlar taşıyan mitolojik anlatılarla doludur.
Sayfa 81 - KutadguKitabı okuyor
Fatihlerin kudretinin ve devletlerin gücünün temelinde HAYAL GÜCÜ vardır. Bu iki unsur üzerine oynayarak kitleler harekete geçirilir. Büyük tarihsel olaylar -- Budizm, Hristiyanlık, İslamiyet, Reform, Fransız İhtilali ve günümüzde de sosyalizmin tehditkar istilası-- kitlelerin hayal gücünde uyandırılan güçlü etkilerin doğrudan ya da dolaylı sonuçlarıdır...
Reklam
Yaklaşık üç bin yıl önce, Orta Doğu uygarlıklarında gerçek tektanrılı dinler ortaya çıkmaya başladı ve özellikle Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet gibi İbrahimî dinler gelişmeye başladı. Ancak bu tektanrılı dinlerde bile melekler gibi alt seviyeli doğaüstü varlıkların ve iyi Tanrı'nın Şeytan gibi kötü mukabilinin olduğuna inanılmaktadır.
Enderun
"Seferler sırasında esir alınan yahut 'Devşirme Kanunu' gereğince Hristiyan ailelerden toplanan çocuklar-ki o devrin Hristiyanlık Dünyasında yapıldığı gibi esir pazarlarında satılmaz, ağır işlerde çalıştırılmazlardı- arasında zeki ve gösterişli olanlar seçilir, belirli yerlerde İslâmî terbiyeyle büyütülür, zamanı gelince Padişah sarayına alınır, Enderun'da eğitilirdi. Ve orada hizmetleri, kabiliyetleri ölçüsünde sadrazamlığa yani devletin ikinci adamlığına kadar yükselirlerdi."
Sayfa 110 - Nesil yayınları, Baskı: Mart 2008, 21. BaskıKitabı okudu
Hristiyanlık düşüncesi Evren'i karanlık olarak gördüğünden, hep bir aydınlanmadan bahseder; bu aydınlanmanın dinî olması ya da XVIII. yüzyıl Fransız merkezli aydınlanma olması fark etmez. İslâm hayat görüşü için Evren karanlık değildir; sadece hayat kavramına nispetle geçicidir; misafirhânedir. Bu açıdan bizim bir aydınlanmaya ihtiyacımız yoktur; çünkü Tanrı'nın tecelligâhı olarak Evren zaten celi, yani apaçıktır, apaydınlıktır; O'nun nuruyla aydınlanmıştır.
Yetersizlik
Güney Kore tarihsel olarak ezici bir çoğunlukla Budist bir ülkeydi ve Hristiyanlar 1950 yılında nüfusun belki de %1 ile üçünü oluşturuyordu. Güney Kore hızlı bir ekonomik kalkınma sürecine girince ve buna geniş çaplı bir kentleşme ve mesleki farklılaşma eşlik edince budizmin eksiklerinin olduğu görüldü. Hem kentlere Akın eden milyonlarca insan hem de artık farklılaşmış olan kırsalda kalan pek çok insan için Kore'nin tarım çağı ile özdeşleşmiş Budizm cazibesini yitirdi kişisel bir Kurtuluş ve kader vadeli Hristiyanlık ise kargaşa ve değişim zamanlarında daha huzur vericiydi.
Reklam
Tarih boyunca dinler ve ideolojiler, yaşamın kendisine değer atfetmediler. onun yerine varoluştan üstün ve onun ötesinde olduğunu iddia ettikleri şeyleri yücelttiler. hatta bazıları alenen ölüm meleklerine düşkündü. Hristiyanlık, İslamiyet ve Hinduizm varoluşumuzun anlamının ahiret hayatındaki yazgımıza dayandığı görüşünde ısrar ederek, ölümü yaşamın olumlu ve Hayati bir parçası olarak gördüler
Din
20. yüzyılın son 10 yılları boyunca hem İslam hem de Hristiyanlık Afrika'daki mensuplarını önemli ölçüde artırmış ve Güney Kore'de Hristiyanlığa büyük çaplı geçişler meydana gelmiştir. Hızla modernleşen toplumlarda eğer geleneksel din modernleşmenin gerekliliklerini karşılamada yetersizse Batı hristiyanlığı ile İslam'ın yayılma olasılığı vardır. Bununla birlikte uzun vadede kazanan islamiyettir. Hristiyanlık din değişimi ile yayılırken, İslam hem din değiştirmelerle hem de Müslümanların çoğalması ile yayılmaktadır.
Sonra yemek kitabından bir tarif okurcasına devam etti:"İktidarsız bir bordro mahkumu, doyumsuz bir dişi, iki ya da ( isteğe bağlı)üç küçük televizyon hastası alınır, Freudculuk ve sulandırılmış Hristiyanlık karışımında dinlendiriniz, sonra dört odalı bir apartman dairesine sıkıca kapatarak kendi suyunda on beş yıl hafif ateşte pişiriniz."Bizim yemek reçetemiz çok başka."Yirmi kadar cinsel yaşamında doyumlu çifti ve çocuklarını alınız, eşit ölçülerde,bilim,sezgi ve neşe ekleyiniz;tantrik budizm'e batırarak üzerini kapatmadan açık havada,canlı sevecenlik ateşi üstünde dilediğiniz kadar pişiriniz."
Aptallığı sofu olmasını engellemiyordu.... Hristiyanlık inancını Cermen egemenliğinin kuruntularıyla birbirine karıştırıyordu. Savaşta düşmandan tutsak almakla boşuna zahmete girdik, diyordu. Hepsini hemen oracıkta kurşuna dizmek daha iyi. Esir kampına filân hacet yok. Ölülerin ortasında çalıp oynayalım! Kan dökme hevesinde o da Alman ozanı Vierordt'tan aşağı kalmıyordu
Sayfa 315 - Amaç Yayınları, 1987 - Çeviren: Semih TiryakioğluKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.