Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sultan, askeriyede gittikçe artan radikalleşmeye tepki olarak, kendisini destekleyenleri daha nitelikli subayların önüne geçirmekle cevap vermişti. Askeriyedeki uç fikirlilere göre, daha da fenası, askerî kapasitede büyük düşüş olmasıydı. Sultan parayı başka yerlere harcıyordu. Abdülhamit'in tahta çıktığında güçlü olan deniz kuvvetleri, onun zamanında, Yunanistan gibi küçük bir düşmana karşı bile dayanamayacak kadar çöküşe terk edilmişti. Radikallerin gözünde, malzeme ve insan gücü eksikliğinden, ordu zayıflatılmıştı. Askerî akademilerde radikal hücreler gelişmeye başladı. Sultanın, casuslarını askerî öğrencilerin arasına göndermesi, sadece onların düşmanlığını artırdı.
Sayfa 102 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Nerede Çokluk, Orada Yokluk..
Zira kanda ilgilenilmesi gereken şeker miktarı çok artmıştır. Fakat burada ilginç bir biyolojik fenomen ortaya çıkmaktadır. İnsülinin kanda artması sürekli hale geldiğinde, hücreler artık insülinle ilgilenmemeye başlarlar. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi, bir şeyin miktarı ne kadar artarsa ona karşı o kadar duyarsızlık oluşur. Hücreler insüline karşı büyük bir vefasızlık örneği göstererek artan insülini görmezden gelir ve insülin duyarsızlığı dediğimiz bir durum oluşur. İnsülin duyarsızlığından dolayı kandaki şekerlerin hepsi hücrelere alınamaz. Bunun üzerine şekerin hücrelere alınmadığını gören ve duruma oldukça bozulan pankreas daha çok insülin salgılamaya başlar. Pankreasın bu çabası sadece kısır bir döngü yaratır çünkü hücreler insülini sallamıyorlardır artık. Özetle, hücreler insülin hormonuna karşı duyarsızlaşır ve biz tıp dilinde bunu "insülin direnci" olarak tanımlarız. Pankreas çok fazla çalışır ve azami miktarda insülin üretir ama hücreler bu insülin sinyallerine cevap vermez. Sonuç, "tip-2 diyabet" dediğimiz şeker hastalığıdır. Sistem tümüyle bozulmuştur ve kan şekerini dengede tutabilmek, artık sadece ilaçlarla mümkündür
Reklam
KUTUP YILDIZI O korku vardı hep çıkılan yolda O korkusuzluk vardı Suyun su olduğu günden beri akardı Biri can verip aydınlatır Diğeri boğar ve yakardı Yaşamın her dönüm noktasında
Organizmada ömrü dolan hücreler daha sonra ölüm yolağına girmektedir. Ölen bir hücrenin neredeyse tamamı parçalanarak organizmada tekrar kullanılmak üzere ayrıştırılır. Ayrıca yaşamları devam eden hücrelerden metabolizmaları sırasında çeşitli metabolik atıklar ve kullanılmayan ara ürünler ortaya çıkabilmektedir. İşte yüzeylerin kullanılmayan veya aşınmış kısımlarının geri dönüştürülebilen küçük molekülleri ayırması gerekir. Hücre temizliği olarak kabul edilen Bu görev büyük ölçüde parçalayıcı enzimlerle dolu olan lizozomlara verilmiştir.
336 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
#Okudum #KitapYorum #HikâyeHırsızı #JeanHanffKorelitz #AltınKitaplar #Roman #336Sayfa Merhaba arkadaşlar, Bugün sizlere Altın Kitaplar'dan çıkan, çevirisini Çiğdem Öztekin'in yaptığı, Jean Hanff Korelitz'e ait "HİKÂYE HIRSIZI" isimli romanla geldim. Jean Hanff Korelitz, Amerikalı romancı, oyun yazarı, tiyatro yapımcısı
Hikaye Hırsızı
Hikaye HırsızıJean Hanff Korelitz · Altın Kitaplar · 2024312 okunma
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Reklam
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Eduardo Punset- Lynn Margulis / Hayat Kitabı. Zamanımızın Büyük Bilimcileriyle Söyleşiler. Çeviren: Burak Bengi Bilim adamları ile yapılan söyleşiler, her zaman dikkat çekicidir. Onlarca yıl yaptıkları akademik çalışmaların, iyi bir yönlendiricinin etkisiyle beş on sayfada özetlenmesi ise daha büyük başarıdır. Kitap, bu anlamıyla zamanımızda bilim dünyasında, meydana gelen gelişmelerin sorgulandığı orijinal bir eserdir. Beyin, rüya, kök hücreler, dil ve hayal gücü, zaman yolculuğu, psikopatlar, duygu dışı algı, evren gibi konularda, 36 bilim insanıyla yapılan bu söyleşiler hayatı durdurup, dünü ve geleceği anlamamızda önemli ipuçları sunmaktadır. NTV yayınları tarafından tercüme ettirilen eser, çevirisiyle de göz doldurmakta, okuyucuyu sıkmadan anlamasını sağlamaktadır. #Kitapşuuruinsanlıkşuurudur.
Hayat Kitabı
Hayat KitabıEduardo Punset · Ntv Yayınları · 201028 okunma
Arkeen ve Proterozoik Devirler boyunca siyanobakterilerin yaptığı fotosentezler atmosferin bileşimini oksijensizden oksijenliye dönüştürdü. Proterozoik Devir'den Kambriyen'e geçerken bir zaman diliminde, oksijene bağımlı bazı büyük hücreler birkaç siyanobakteriyi yuttular. Bazı yutulmuş siyanobakteriler yırtıcının içinde sindirilmeden kalmayı başardılar ve ilerleyen yırtıcı nesilleri boyunca ev sahibi hücrenin içinde bir organel olacak şekilde evrimleştiler. Bu ilkel hücrelerden gelişen bitkisel hayat daha karmaşık yapılara evrimleşti ve eski siyanobakterilerin kalıntıları, bitkideki güneş ışığı enerjisini şeker halinde kimyasal enerjiye dönüştüren kloroplastlar oldular.
Sayfa 160Kitabı okudu
Siyanobakteriler mikrop matlarında baskındırlar ve karasal yüzeylere tutunurlar (perifiton oluşum). Sulu ortamlarda özgür hücreler olarak büyük bolluk içinde yaşarlar ve deniz planktonlarının(suda yaşayan, hareket yeteneği akıntıya bağlı olan canlılar) çoğunluğunu oluştururlar. Mililitre başına 100.000 hücre düşen normal okyanus yoğunluğunda mikroplar görünmezler; fakat patlama adı verilen daha büyük ve yoğun topluluklarda siyanobakteriler suları kırmızıya dönüştürebilirler. Kızıl Deniz'e belki de bu yüzden bu ad verilmiştir. Okyanusların yüzeyleri bolca güneş ışığı alır; fakat ışık 100 metreden daha derine inemez. Bu nedenle siyanobakteriler ve dünyanın tüm deniz fotosentezi bu fotik kuşak adı verilen tabakada oluşur.
Sayfa 158Kitabı okudu
411 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.