Siyanobakteriler mikrop matlarında baskındırlar ve karasal yüzeylere tutunurlar (perifiton oluşum). Sulu ortamlarda özgür hücreler olarak büyük bolluk içinde yaşarlar ve deniz planktonlarının(suda yaşayan, hareket yeteneği akıntıya bağlı olan canlılar) çoğunluğunu oluştururlar. Mililitre başına 100.000 hücre düşen normal okyanus yoğunluğunda mikroplar görünmezler; fakat patlama adı verilen daha büyük ve yoğun topluluklarda siyanobakteriler suları kırmızıya dönüştürebilirler. Kızıl Deniz'e belki de bu yüzden bu ad verilmiştir. Okyanusların yüzeyleri bolca güneş ışığı alır; fakat ışık 100 metreden daha derine inemez. Bu nedenle siyanobakteriler ve dünyanın tüm deniz fotosentezi bu fotik kuşak adı verilen tabakada oluşur.
Sayfa 158Kitabı okudu
Yaşam ne zaman başladı?
Dört milyar yıl geriye gidelim: Dünya'nın yüzeyi soğumaya başlamış. Yeryüzü, göktaşları bombardı­manı altında, volkanik patlamalarla yarılan, zehirli bir atmosferle çevrili korkunç bir yer. Ama bu düş­manca koşullara rağmen, olağanüstü bir şey oluyor. Kendi kendini kopyalayabilen bir veya bir dizi mo­lekül ortaya çıkıyor. Bu olay, genç
Sayfa 74 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Birinci Basım 30 Mayıs 2019 - Çeviren Yonca Aşcı DalarKitabı okudu
Reklam
Hayatında ilk defa başka bir insan olma özlemini duydu. Hiç bilmediği bir içkinin susuzluğu gibi bir duygu. Değişebilmek. Kendinin bile tanıyamayacağı yeni bir varlık olmak. Bütün canlıların olanca güçleriyle karşı koydukları bir değişim, bir başkalaşım. Korkutucu ve aynı zamanda çekici bir eğilim. Hücreler bütün güçleriyle, dış etkenlere karşı
Sayfa 319 - İletişimKitabı okudu
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Yeni Çocuklar & DNA Mu Üzerindeki Kanatlar, D032603, Kona, Hİ. Soru: Bu dünyaya gelmekte olan yeni çocukların iplikleri bir­ leşmiş DNA'ya sahip oldukları söyleniyor. Bu gerçekten doğru mu? Grup: Hepiniz DNA ipliklerini yeniden birleştirme niyetini içi­ nizde taşıyorsunuz. Bu salonda sadece ilk iki iplikle çalışan tek bir kişi bile
Sinir Sistemi ve Nöronlar
➤SİNİR SİSTEMİ: Sinir sistemi vücudun koordinasyon kontrolünden sorumlu ana sistemdir. En bariz işlevi duyusal bilgilerin toplanıp algılanması ve bunlara kas, yani motor kontrolü biçimde verilen tepkilerdir. Fakat sinir sisteminin gizli bir tarafı aynı zamanda istemsiz kasları kontrol ederek bezlerin ve organların işleyişini etkiler. Sinir
Sayfa 143 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Hermetizm`in 7 ilkesi
“Yedi Hakikat prensibi vardır; her kim ki bunu bilip anlar,sihirli dokunuşu, Tapınak Kapılarını sonuna kadar açan Büyülü Anahtara sahiptir.” Genelde Hermes konuşulduğunda, “Tanrısal Zekâ”dan bahsedildiği kabul edilir. Hermetik felsefeye göre Tanrı’nın, gökkuşağının yedi rengi ile sembolize edilen, yedi yaratıcı gücü vardır. Bu yedi yaratıcı güç
Geleceğin bilimsel devrimlerinden biri, büyük olasılıkla, yapay virüsler teknolojisinden doğacaktır. Genlerindeki baz sıralaması bilgisi verilen bir virüsü, tümüyle kimyasal bileşkelerinden yaratmak şimdiden mümkündür. Virüslerin ve işgal ettikleri hücrelerin işlevini ayrıntılı şekilde anlayabilirsek, yapay virüsleri, hücrelerin keşfi ve yönlendirilmesi için bir araç olarak kullanmanın yolu açılmış olacaktır. Bir hücreye girerek, sonuçlarını gözleyebileceğimiz şekilde, belli metabolik süreçleri başlatan veya durduran yapay virüsleri tasarımlanabilir. Yapay virüsler, hücrelerin hasta ve zararlı hücreler dönüşmesine giden yoldaki ara adımları ayrıntılarıyla anlamamıza yardımcı olabilirler. Sağlıklı ve hasta hücreler arasındaki farka duyarlı olarak tasarlanmış, böylece, sağlıklı hücrelere bir şey yapmazken hastalıklı ve zararlı hücrelere kendilerini yok etme sinyalini verecek yapay virüsler yapılabileceğini hayal edebiliriz. Yapay virüsler, cerrahın bıçağının yerini alabilecek ve kimyasal tedavide [kemoterapi] kullanılan yüksek riskli yöntemler/ ilaçlar yerine daha ayırt edici becerilere sahip araçlar yapabilmemiz için gerçekçi umutlar vermektedirler.
Toz akarları görülmek için fazla küçüktür ama onları oluşturan hücreler daha da küçüktür. Onların ve bizim içimizde yaşayan çok sayıdaki bakteri ise daha da küçüktür. Ve atomlar bakterilerden bile çok çok küçüktür. Tüm dünya son derece küçük, gözle görülemeyecek kadar küçük şeylerden meydana gelmiştir ama buna rağmen hiçbir söylencede, hiçbir mitolojide hatta her şeyi bilen tanrı tarafından gönderildiği düşünülen kutsal kitaplarda bile onların bahsi geçmez! Aslına bakarsanız, tüm bu söylencelere ve hikayelere baktığınızda bilimin sabırla ortaya çıkardığı bilgiyi içermediklerini görürsünüz. Evrenin ne kadar büyük ve kaç yaşında olduğunu söylemezler, kanseri nasıl tedavi edebileceğimizden bahsetmezler, yerçekimini ya da içten yanmalı motoru açıklamazlar, bakterilerden ya da nükleer füzyondan ya da elektrikten ya da anesteziklerden söz etmezler. Aslında, hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, kutsal kitaplardaki hikayeler, o hikayeleri ilk olarak anlatmaya başlayan insanların dünya hakkında bildiklerinden fazlasını içermezler! Eğer bu "kutsal kitaplar" gerçekten her şeyi bilen tanrılar tarafından yazılmış, ya da yazdırılmış ya da vahiy edilmişlerse, sizce de bu tanrıların tüm bu yararlı ve önemli bilgiler üzerine bir şeyler söylememiş olmaları garip değil mi?
KEMİK VE KIKIRDAK
➤ KEMİK: İnsan vücut kütlesinin yaklaşık yüzde 15'i kemiktir. Yapısal görevinin yanı sıra kemik aynı zamanda bir mineral depolama sistemi olarak çalışır ve kan hücrelerinin üretildiği yerdir. Kemik üç ayrı kısımdan oluşur: sert kemik, süngersi kemik ve kemik iliği. Sert kemik dayanıklı ve yoğun dış katmanı oluşturur. Katılığını, kalsiyum
Sayfa 33 - Kronik KitapKitabı okudu
412 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.