"Mü'minler ancak kardeştirler. Öyle ise kardeşlerinizin arasını düzeltin . Allah (celle celaluhû)'tan sakının ki , rahmetine kavuşasınız ."
Hucurât , 10
Yüce Allah buyuruyor.
Mü’min’ler ancak kardeştir. (Hucurât, 10)
Hz. Âdem’den günümüze kadar gelip geçmiş ve kıyâmete kadar gelecek olan bütün Mü’min’ler kardeştir ve bu kardeşlik kabirde, mahşerde, sıratta ve cennette ebediyyen devam edecektir. Bu nedenle bizden önce gelip geçmiş ve şu anda yer altında yatmakta olan din kardeşlerimizi de unutmayalım ve dualarımıza onları da ortak edelim.
Yüce Allah buyuruyor:
Onlardan (öncekilerden) sonra gelenler derler ki:
“Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce imanla (âhirete) göçmüş (din) kardeşlerimizi bağışla!” (Haşr, 10)
Kur'an'da "İnsanlar arası kardeşlik" duygularını yaratır gibi görünen hükümler, tüm insanları değil fakat sadece Müslümanlar arası ilişkileri kapsar anlamdadır.
Örneğin Hucurât Suresi'nde şöyle yazılı:
"Şüphesiz mü'minler birbiri ile kardeştirler; öyleyse dargın olan kardeşlerinizin arasını düzeltin." (Hucurât Suresi, 10. ayet)
Sayfa 16 - Kaynak Yayınları Birinci Basım Şubat 2006Kitabı okudu
... Ayrılığa düşen müslümanların arasını bulup onları ıslâh etmek (Hucurât: 49/9,10) varken, onların tümünü ve samimi İslâm bilginlerini itham edip onlara "din bezirganları" (sh.421) sıfatını yakıştırmak ve belki böylece bir kıvılcımla ateşi alevlendirmek; ne müslümanlıkla ne de ilmî kariyerle bağdaşır.
Sayfa 222 - Mustafa Varlı, 4. Baskı, Ankara 1999Kitabı okudu
Yüce Allah buyuruyor.
Mü’min’ler ancak kardeştir. (Hucurât, 10)
Hz. Âdem’den günümüze kadar gelip geçmiş ve kıyâmete kadar gelecek olan bütün Mü’min’ler kardeştir ve bu kardeşlik kabirde, mahşerde, sıratta ve cennette ebediyyen devam edecektir. Bu nedenle bizden önce gelip geçmiş ve şu anda yer altında yatmakta olan din kardeşlerimizi de unutmayalım ve dualarımıza onları da ortak edelim.
Yüce Allah buyuruyor:
Onlardan (öncekilerden) sonra gelenler derler ki:
“Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce imanla (âhirete) göçmüş (din) kardeşlerimizi bağışla!” (Haşr, 10)
Şu bakımdan ki, bir kere İslam, sadece Müslümanlar arası kardeşliğe ve Müslümanlar arası sevgiye yer verir. Müslüman olmayanları "kâfir" olarak hor görür, onlara, hem bu dünyada hem de gelecek dünyada azap hazırlar. Biraz yukarıda belirttiğimiz gibi, bu dünya yaşamı boyunca onlara, genelde ölüm azabını layık bulur. Bununla beraber bu uygulama, onların "müşrik" ya da "Kitap verilmiş" olmalarına göre biraz farklıdır. Müşrikler, Tanrı'ya eş koşanlardır (puta tapanlardır), ki her nerede bulunurlarsa mutlaka öldürülmeleri gerekir. (Bkz. Tevbe Suresi, ayet 5) "Kendilerine Kitap verilmiş" olanlar ise (ki bunların Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler olduğu bildiriliyor Kur'an'da), ya İslamı kabul etmek ya da eğer kabul etmeyecek olurlarsa, "cizye" (kafa parası) vermek zorunluluğundadırlar. Bunu da yapmayacak olurlarsa, üzerlerine saldırılması ve öldürülmesi gereken kimselerdir. (Bkz. Tevbe Suresi, ayet 29)
Muhammed'in Tanrısı, "müşrikler" ve "kitaplılar" dışında, bir de "münafıklar" diye bir ayrım yapar ki, bunlar İslamı içtenlikle değil, sadece dış görünüşleriyle benimsemiş olanlardır.
Muhammed'in söylemesine göre "insanlar arası kardeşlik" sadece Müslümanlar arasında var olabilir, örneğin Kur'an da:
"... Müminler ancak kardeştirler..." (Hucurât Suresi, ayet 10)
diye yazılıdır. Ve güya Tanrı Muhammed'e:
"...Müminler için (şefkat) kanadını indir" (Hicr Suresi, ayet 88)