Bir gün Gabriel Garcia Marquez onunla yaptığı bir röportajda "Fidel yapmayı en çok özlediğin şey nedir?" diye sormuş ve diğer sorularını sıralamıştı. Basit bir soruydu. Fidel: "Yapmayı en çok özlediğim şey köşe başında durmak ve geçen insanları izlemek..." diye yanıt verdi.
Mutsuz olanların işi gücü suratlarını asıp, "Chavez defol!" diye bağırmak. Mutsuzluk ülsere sebep oluyor, uyku kaçırıyor. Sanıyorum iktidarsızlığın da nedeni. Evet, bu literatürde yazılı; doktorlara sorun. İsterseniz Bianco'ya sorun. Bu konular üzerine çalışıyor ve her cumartesi gecesi televizyonda "Cinsel Yaşam" adın da program sunuyor . İzlemek ve not almak lazım . Mutluluk , la ,la ,la; Senin aşkın beni mutlu ediyor , la , la , la...
Uyuşuk
Uyuşuk devrimci olmaz. Uyuşuk işçi olmaz. İki arkadaş arasında geçen bir fıkra var. Öğleden sonra saat iki gibi her biri bir hamakta yatıyorlarmış. Tembellik saati. Eşleri kahvelerini getirmekle kalmayıp içmelerine de yardım ediyormuş. Yerlerinden kıpırdamıyorlarmış. Öyle ki uyuşukluktan konuşmuyorlarmış. Aniden bir tanesi "Dostum, yılan sokmasına ne iyi gelir?" diye sormuş. Diğeri "Hayırdır dostum? Yılan mı soktu?" diye sormuş. Bütün uyuşukluğuyla diğeri cevap vermiş "Hayır dostum, ama şuradaki yılan sanırım beni sokacak.
Hem gerçeğin hem de büyülü olanın dünyasına tam anlamıyla nüfuz edebilmek için en iyi yol okumaktır.
Kısa bir süre önce güzel saçlı genç bir bayan ağlayarak yanıma geldi. Yandığı için yüzünün yarısını kapatıyordu. Ameliyat etmek gerekiyordu. Saçlarını toplayarak yüzünü açmak, gülümsemek ve mutlu bir hayat sürmek onun da hakkı. Sanıyorum ameliyatı tamamlandı; plastik cerrahi. Elbette bu fakirlere göre bir iş değil. Bunu sadece parası olanlar yaptırabiliyor. Sağlarını sollarını yaptırıyorlar, burunlarını düzeltiyorlar, ne bileyim ben. Ama biz fakirlere hiçbir şey yok!
Fakirlere bugüne kadar "Neren ağrıyor?" diye soran olmamıştı. Kimi zaman imkânsızlıklar sonucu hastalıklar trajedilere dönüşüyordu. Hayatın dışında bırakılmışlardı. Siz oligarşi mensupları neden bahsettiğimi iyi bilirsiniz.
Tanrı'dan birlik olmamız için bize güç vermesini istiyorum. Bu kadar yeter! O kadar çok çalıp çıptılar ki... Hâlâ seyahatlere ve eğlenceye dünyanın parası harcanıyor ama bir zihinsel engelli çocuğumuza sandalye alacak para yok. Bu çocuklar nasıl okula gidecek? Ne ile? Yeri geliyor yemek parası dahi bulamıyorlar...
Bakın! Düşüncesizce ortaya atılan bir dedikodu, bir söylenti, küçük bir kasabanın, bir grup kişinin ya da bütün bir ülkenin huzurunu kaçırabilir!
Kitaplar o dönemde benim internetimdi!
Daha çocuktum ama o kitapları yalar yutardım. O kitapların sayfalarının birinde hayatımın genelinde uyguladığım bir öğreti vardı: "Düşünün". Ben de bunu uyguladım. Sabahları dişinizi fırçalarken ne yaptığınızı düşünün "dişlerimi fırçalıyorum". Orada, düşünmeyi bilmeyen bir ağaç gibi durmayın. Eğer beyzbolda "atış" yapıyorsan, düşün. Bu dünyadan öylesine geçen bir bulut olmamak için düşünmek, insanın yaşadığını anlayabilmesi için elzemdir.