Eğer bir toplumda doktorlar ve hukukçular değer görüyorsa o toplum yozlaşmıştır, doktorlar değerlidir çünkü toplumda hastalıklar baş göstermiştir, hukukçular değerlidir çünkü toplumda adalet yoktur.
Her kişi, kendi özgürlüğünden vazgeçebildiğinde bile, çocukların özgürlüğünü yok edemez; onlar insan ve özgür olarak doğarlar, özgürlükleri onlara aittir, onlardan başka hiç kimsenin bu özgürlük üzerinde tasarruf hakkı yoktur.
Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bi erkek bir kızı almaz, (almak, vermek) bu tabirler kadını kıymetten düşüren, ona ahkâr (en hakir) mahiyeti veren şeylerdir ve hor şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarından çıkarmalıdır; bilmelidirler ki iki cins birbiriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi değil, ortak, hayat ortacı demektir. Bu hukuk müsavatı kadınlarımızın şuurunda yer ettikten sonra onların kuvvetli ve hakiki bir insan olmak için dimağî ve fikrî sahada da yükselmek isteyecekleri tabiidir.
Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz, bu tabirler kadını kıymetten düşüren , ona hakaret mahiyeti veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarından çıkarmalıdır; bilmelidirler ki iki cins birbiriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi deyil, ortak , hayat ortağı demektir. Bu hukuk müsavatı kadınlarımızın şuurunda yer ettikten sonra onların kuvvetli ve hakiki bir insan olmak için dimaği ve fikri sahada da yükselmek isteyecekleri tabiîdir.
Memleketimizin kadın ve erkeklerini, biri diğerini sürükleyen ve taşıyan deyil, el ele ve aynı tempoda yürüyen iki mahluk olarak göreceğimiz günün uzak olmamasını dilerim.
17.10.1932
Konya
“…Savcılar; ille de birilerini cezalandırmakla değil, toplum ve devlet adına kamu yararı ile birey yararları arasındaki dengeyi koruyarak insan haysiyetini ve insan haklarını gözeterek olanakların denkliği (silahların eşitliği), suçsuzluk karinesi, adil yargılanma ilkeleri doğrultusunda korkusuz, yansız, önyargısız, çabuk davranarak hukuk dogmatiğinin değil, yürürlükteki dogmatik/yazılı hukukun öngördüğü adaleti korumakla yükümlüdürler. Bu nedenlerle savcılar, yalnızca kuşkuluya karşı olan noktaları ve kanıtları değil, kuşkulu yararına olanları da araştırmakla ve iddianamenin sonuç kesiminde kuşkulu yararına olan kanıtları göstermekle de yükümlüdürler; sanık yararına başvurdukları yasa yolundan bile sanığın rızası olmadıkça vazgeçemezler (CYY, m. 160/2, 17/5, 266)…”
Bu utanç verici gösteriyi izliyoruz, borçlar ve suçlar altında ezilmiş kişiler suçsuz ilan ediliyor; buna karşılık, onurun ta kendisi, yaşamı lekesiz bir adam cezalandırılıyor. Bir toplum bu noktaya geldiği zaman, artık çürümeye başlamış demektir.