Hekim kötü yetişirse, hasta masada kalır; ancak hukukçu kötü yetişirse, toplum masada kalır. Çünkü adalet mülkün temelidir; hukukçu ise o temeli atan ve sağlam tutan kişidir.
342 syf.
·
Not rated
·
Read in 16 days
Kitabın çok genel bir özetidir!!! Dinin Geleceği adlı bu eserde genel yapı itibariyle dinin insan hayatındaki konumu ve zamanla bu konum bilimin ve bireyselliğin ön plana çıkmasıyla dinin nasıl şekillendiğini veya şekillenemediğini ele almıştır. Çünkü din; kurumsal, toplumsal ve bireysel olmak üzere insanın hayatına üç cepheden etki etmektedir.
Dinin Geleceği
Dinin GeleceğiAli Köse · Nobel Akademik Yayıncılık · 20234 okunma
Reklam
Okuyalım okutturalım
Fikri Sahada Materyalizme ve İslam'a Göre İnsan / Muhammed Kutub İslam'ın Etrafındaki Şüpheler / Muhammed Kutub Biz Müslüman mıyız? / Muhammed Kutub İnsanlık Tarihinde Gelişme ve Duraklama / Muhammed Kutub İslam'da Sosyal Adalet / Seyyid Kutub Dünya Barışı ve İslam / Seyyid Kutub İslam Düşüncesinin Özellikleri / Seyyid Kutub İşte
Kısacası güneşin doğuşunu nasıl kabul ettiysem; iyi, güzel ve yüce olan; hayata doğruluk, asalet ve ciddiyet katan; bütün bu sefalete, tükenene kadar çalışmaya karşı yaşamaya değer ne varsa, benim üzerimde ve benim dışımda olduğunu da öyle kabul etmiştim.
Sayfa 71
Hukuk...
Hukuku hamur gibi yoğurur, istediği biçime sokabileceği bir yapbozun parçaları gibi evirip çevirirdi.
Sayfa 69
Cemaat, tarikat, sivil toplum gibi toplumsal yapılanmaların ontolojik durumlarına saygım var ve onlara karşı nötrüm.. Bununla birlikte; bu oluşumların millet ruhuna ve genel olarak devlet bütünlüğüne menfî tesiri olursa yâhut da tam tersine, bunlar mağdur edilirse, tercihim sadece adâlet ve hukuk olacaktır..
Reklam
31 Mart Yerel Seçimleri Bağlamında Marksizmin Tarihsel Doğruluğu Üzerine
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
213 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 30 hours
Ezber bozan âlim.
Bu kitap üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde iktidar/velâyet-i âmme ve meşruiyet kavramlarının mahiyeti ele alınmış, iktidarın meşruiyeti akit teorisi çerçevesinde incelenmiştir. Meşru bir iktidarın kurulması için gerekli şartlar; biat akdi, akdin tarafları ve konusu bağlamında fıkıh ve kelâm âlimlerinin görüşleri çerçevesinde
İslam Hukuk Düşüncesinde İktidar ve Meşruiyet
İslam Hukuk Düşüncesinde İktidar ve MeşruiyetAbdurrahim Şen · Klasik Yayınları · 20203 okunma
Hukuk sistemi ve yaşam biçimi olarak Allah'ın şeriatını kabul etmediği hâlde Müslümanlık iddiasına kalkan bireylerin oluşturduğu toplum, İslâm toplumu değildir. Bunların namaz kılmaları, oruç tutmaları ve Kâbe'yi ziyaret etmeleri durumu değiştirmez. Yine, Allah Teâlâ'nın çizdiği ve Resû- lullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in tebliğ ettiği şeriat haricinde kendi hevalarına göre kafalarından düzüp çağdaş İslâm adıyla ortaya sürdükleri, İslâm toplumu değildir.
“En inatçı ceza hukukçuları buna dikkat etsinler; nitekim bir yüzyıldan beri, ölüm cezası etkisini azaltarak ilerlemektedir. Neredeyse hafiflemiştir. Bu bir güçsüzlük işareti. Bir zayıflık işareti. Yaklaşan ölümün işareti. İşkence yitip gitti. Tekerlek cezası ortadan kayboldu. Darağacı da yitip gitti. Ne garip! Giyotinin kendisi de bir ilerleme.”
Sayfa 37 - Can Yayın EviKitabı okuyor
Reklam
Filistin’in işgaline ve işgalcilerin Kudüs ve Mescidi Aksa’ya yönelik tacizlerine karşı bir başkaldırı olan 7 Ekim “Aksa Tufanı”, destansı bir direniş olmanın ötesinde birçok şeyi ifşa eden yapısıyla da dikkati çekti. Örnek olarak işgalci Siyonistlerin, küresel medya, sinema ve benzeri ens-trümanların da yoğun desteğiyle yıllar yılı kendileri lehine oluşturdukları mazlum ve mağdur rolüne dayalı maskeyi çekip atarak onların gerçek yüzlerini ifşa etti. Aynı zamanda işgalcilerin bölgede yıllardır oluşturdukları yenilmezlik mitosunu yıktı. Yine bu direniş; hak, hukuk ve özgürlük konusunda mangalda kül bırakmayan Batı’nın bu konulardaki ikircikli ve iki yüzlü tavrını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Hegemonik Batı güçlerinin emperyalist ve kolonici karakterine hâlâ ne kadar bağlı olduğunu, siyasî, ekonomik ve askerî çıkar ve menfaatleri önünde hiçbir kural tanımadıklarını tüm dünyaya gösterdi. Bu arada içinde yaşadığımız bölge iktidarlarının ne kadar küresel güçlerin etkisi altında bulunduğunu ve onlardan bağımsız hareket edemediklerini de gözler önüne serdi.
Gazze
İslam hukuk düşüncesinde egemenlik iki farklı şekilde değerlendirilmiştir. Birincisi, yasalara kaynaklık etmesi itibariyle hakimiyetin ilahi iradeye nispet edildiği anlayıştır. İkinci anlayış ise ilahî iradenin kaynaklık ettiği hükümleri uygulama yetkisine sahip olması itibariyle hâkimiyeti toplum iradesine dayandıran anlayıştır.
Sayfa 73 - KlasikKitabı okudu
Siyasal iktidar, toplum olmanın zorunlu kıldığı olgusal bir durum olmanın ötesinde bir yönüyle Allah hakkı sayılan kamu haklarının güvence altına alınmasını, toplumun dirlik ve düzeninin sağlanmasını talep eden şâriin talebi gereği şer'îlik/meşruiyet kazanmaktadır.
Sayfa 37 - KlasikKitabı okudu
İktidarın temellendirilmesinde İslâm hukukçularının dayandıkları önemli delillerden birisi de şer'i hükümlerden olan farzların ayni ve kifâî olmak üzere ikili taksime tabi tutulmasıdır. Çünkü ayni farzlar, fert fert mükelleflerin yerine getirmesi istenen şeyler, kifâî farzlar ise toplumun yerine getirmesi istenen yükümlülüklerdir. Şâriin ancak bir kamu otoritesinin varlığıyla yerine getirilebilecek türden siyasi, iktisadi, kazãi vb. toplumsal ilişkilere (muamelât) dair ahkâmı vaz etmiş olması, bunları deruhte edecek siyasal iktidarı zorunlu kılmaktadır. Emanete riayet etmeyi, adaletle hükmetmeyi, hadleri ve cezaları uygulamayı emreden birçok ayettes şäriin, hitabı doğrudan topluma yönelttiği görülmektedir. Bu ve benzeri birçok nastan dini ikame etmek ve gerekliliklerini yerine getirmekle mükellef olanın Müslüman toplum olduğu anlaşılmaktadır. Cüveyni devlet başkanı için "Allah' m Müslümanlarım işlerini kendisine bağladığı kimse" ifadesini kullanir. Buna göre şâriin, emirlerini yerine getirmekle mükellef kıldığa müminler topluluğu bu emirlerin uygulanmasının kendisine bağlandığı siyasi iktidarı belirlemekle de mükellef kılınmış olmaktadır. Bu.. bir mükellefiyet olmanın yanında aynı zamanda bir haktır (yetkidir) Kendi kendisini yönetmesi imkânsız olduğu için toplum bunu, kendisi adına deruhte edecek bir kamu idaresi aracılığıyla gerçekleştirecektir. Nitekim fıkıh usulü älimleri bir vacibi tamama erdiren şeyin de vacip olduğunu ifade etmişlerdir. Bu sebeple Müslüman topluma niyâbeten kamu düzenini sağlayacak, bunun için ilgili ahkamı tatbik edecek yönetim kifâî hükümlerden sayılmaktadır."
Sayfa 35 - KlasikKitabı okudu
Ibn Teymiyye, insanların işlerinin idaresinin dinin en azim işlerinden olduğunu ifade ettikten sonra bunu şu şekilde temellendirir: "Insanlar, birbirlerine muhtaç olduklarından dolayı ancak bir arada yaşayarak maslahatlarını gerçekleştirebilirler. Bir arada yaşadıklarında ise onlara bir reis gereklidir." Ibn Teymiyye "Üç kişi sefere çıktığında birini emir tayin etsinler" hadisine atıfta bulunarak üç kişilik bir topluluğun dahi içlerinden birini emir (başkan) seçmesi göstermektedir ki, buna daha çok ihtiyacı olan toplumun kendisine bir başkan seçmesi gerekir. İktidarı toplum olmanın zaruretiyle temellendirme düşüncesi İbn Haldūn'la birlikte daha sistematik bir çerçeve kazanmıştır. İbn Haldûn'a göre mülk/iktidar. toplum üyelerini herhangi bir düşman saldırısından korumaktan daha çok, bizzat onları birbirlerinin saldırılarından korumak için gereklidir. O vâzi' dediği düzenleyicinin gerekliliğini şu şekilde temellendirir: "Hayvanlardan korunmak için alet olarak kullanılan silah insanları birbirlerinin saldırısından korumaya kâfi değildir. Çünkü o hepsinde mevcuttur. Onları birbirilerinin saldırısından korumaya kâfi bir başka şey gerekir. diğer hayvanatın sahip olmadığı bir şey. İnsanlardan birisi düzenleyici olur. Kudretli el/yetki, ona ait olur. Böylece birbirlerine düşmanlıkları ilişmez. İşte mülkün [siyasal iktidarın) manası budur."
Sayfa 34 - KlasikKitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.