Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne kadar tanıdık, ne kadar tanıdık!..
Okullarda tevazuun, davranış normlarının ve akademik dürüstlüğün yerini (gençlik üzerindeki artan kontrolle birlikte) yaygın hukuksuzluk ve hilekarlık alırken, endişelerle dolu er­ genlik döneminde flört normlarının yerini "gecelik ilişkiler" ve tamamen tensel hazdan ibaret olan cinsel ilişkiler alır. Ölene ka­dar süren istikrarlı evlilik normunun yerini evli olsun olmasın bi­reylerin özerkliğini güvenceye alan düzenlemeler alır. Çocuklar giderek artan bir şekilde bireysel özgürlüğün önünde bir sınırla­ma olarak görülür, bu da liberalizmin kürtaj özgürlüğüne verdiği desteği güçlendirir. Ekonomik alanda yatırımın ve mutemetliğin yerini çoğu zaman sürekli çabuk kazanç elde etme talebinin bes­lediği çabuk kar dürtüsü alır. Doğal dünyayla ilişkimize gelince, çocuklarımızı tarım toprağı ve içilebilir su sıkıntısı gibi sorunlar­la karşı karşıya bırakacak olsa da dünyanın armağanlarını kısa zamanda tüketmek doğuştan hakkımız haline gelir. Bu faaliyet­lerin kısıtlanması kültürel normlardan doğan gelişmiş bir kendi kendini yönetimin sonucu değil, (tabii eğer mümkünse) devletin pozitif hukuk uygulama alanı olarak görülür.
Bu toplumda, birçok kişi diğerlerinin hakkını gasp edebiliyor, onlara keyfi muamele yapabiliyor. Yüksek düzeydeki yöneticiler keyiflerine göre atama yapabiliyor; istediği kişiye istediği görevi ya da ruhsatı verip, devlet imkanlarını istediği şekilde tahsis edebiliyor, iki üç tane odacı, temizlikçi kullanabiliyor. Evde ayrı, işte ayrı hizmetliler, kendilerine tahsis edilmiş makam araçları, lojmanlar… Efendilerimiz kendilerine yakın duranlara nimet dağıtıyor, uzak duran yağcılık yapmayanlara mümkün olanın en azını veriyor veya görevinden uzaklaştırıyor. Herkes bu durumu kanıksamış, kabul etmiş görünüyor. Herkes kendi çıkarım gözetme, fayda sağlama peşinde. Kendisine yapılmadığı müddetçe sistemdeki haksızlık ve hukuksuzluklara ses çıkarmıyor, ama hukuksuzluk kendisine yönelirse o noktada itiraz etmeye başlıyor, zira bu sistemin bizatihi yanlış olduğunu düşünmüyor. Günümüzde sahip oldukları yetkilerle ve keyfi uygulamalarıyla kamu gücünü kullananların modern zamanın efendilerini, onlara tabi olanların ise köleleri temsil ettiğinden hiç şüphe var mı?
Reklam
Hukuk devletinde liberalizm dayatması
Hukuk devleti kavramını yaratmakla, burjuvazi, kendi devletini soyut devlet kavramıyla özdeşleştirmek istemiştir. Liberal burjuvazi, sadece kendi devletini hukuk devleti olarak adlandırmakla, kendi talepleriyle uyuşmayan diğer bütün devlet tiplerini, hukuksuzluk devletleri ya da despotluklar kategorisine yerleştirmiştir. Hukuk devleti kavramının ortaya atılmasında, burjuvazinin kendisini ulus, kendi devletini de soyut devlet idesiyle özdeşleştirme eğilimi gizlidir.
"Bu memlekette vatan ile ilgili hiçbir şey hukukun sahasına girmez. Herhangi bir hukuksuzluk yapacaksan vatan, din, millet dersin kimsenin gıkı çıkmaz. Yani hukukun asıl ilgi alanı hukuku ilgilendirmiyor."
Sayfa 234Kitabı okudu
- Bu memlekette olmayan şeyi tahsil ettim ben. - Bunun ne olabileceğini düşündüm. Okullarda "hürriyet" diye bir şey okutulduğunu duysam "hürriyet" diyecektim. - Hukuk okudum ben. Bu memlekette özgürlük, eşitlik, kardeşlik tesis edildiği anda kurtuluruz. Yoksa böyle yüzyıllar boyunca debelenir dururuz. Hukuksuzluk ve adaletsizlik bütün toplumları bir batağa saplar.
Sayfa 134 - İletişim Yayınları
Ayasofya camii kime satıldı?
Soruyor gençler: Gerçekten de Tek Parti devrinde camiler kapatıldı mı? "İbadete kapatılmış olan Ayasofya örneği taş gibi önümüzde dururken başka kanıt aramaya ne hacet" diyorum kendilerine. Bir şaşkınlık vakfesi. Yüzleri karışıyor. Kimilerinin buruşuyor hatta. "Nasıl yani?" diye soruyorlar. Bu bölüm, işte o "Nasıl
Sayfa 215 - TimaşKitabı okudu
Reklam
"Büyük devlet binaları her zaman haksızlık ve hukuksuzluk taşlarıyla örülmüş, temelleri kanla atılmıştır; siyasette sadece mağlup olanlar haksızdır ve tarih, attığı sağlam adımlarla onları ezer geçer."
Çünkü biliyorlar ki her türlü hukuksuzluk ve haksızlığı yapabilirler, çünkü biliyorlar ki o koltuklarda oturmanın koşulu itaatkâr olmaktır.
Sayfa 171Kitabı okudu
Kötü bir eğitim sisteminin sonucu ise kavga, terör, hırsızlık, hukuksuzluk ve çok bağıranın kazandığı bir ülkedir.
Sayfa 191
229 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.