BANA NE/ SANA NE "Bana ne, sana ne?" bugünkü durumumuzun, toplumsal yozlaşmanın, nesiller arası kopukluğun(kuşak çatışmasının), aile yapısının bozulmasının ve ailevi ilişkilerin çıkmaza girmesinin, bireyin bunalıma sürüklenmesinin temel saiki ve nedeni. Evet bir toplumu virüs gibi saran ve kokuşturup mahveden nemelazımcılık belası.
🦋 İnsanlık her çağda parasızlıktan değil hukuksuzluk ve ahlaksızlık dolayısıyla çürüdüğü için çökmüştür. Eduardo Galeano der ki; Para az değil, hırsızlar çok kalabalık! 12 Eylül döneminin çürümesini ise; ✓ Benim memurum işini bilir Ve ✓ Çalıyorlar ama çalışıyorlar inancı anlatır. [] Önder KARAÇAY []
Reklam
Modern çağ boyunca ulus-devlet, düzen ile kaos, hukuk ile hukuksuzluk, yurttaş ile homo sacer, benimseme ile dışlama, yararlı (=meşru) ürün ile atık arasındaki çizgiyi çekme hakkını talep etti. "Tüm iyi niyetli gevezelikler bir yana", düzen inşasının atıklarının elenmesi, ayrıştırılması ve yok edilmesi, devletin başlıca uğraşı ve meta-işlevi olduğu gibi, otorite talebinin de temelini oluşturdu.
Tellekt YayınlarıKitabı okudu
Fransız Devrimi'nin idealleri (özgürlük, eşitlik, adalet) özgür vatandaşları ve Adam Smith'in arz ve talebi “düzenleyici” merci olarak kabul ettiği ekonomik sistem içerisinde, ekonomik faaliyetlerini serbest bir şekilde yürüten burjuva sınıfını ortaya çıkardı. Her ekonomik bireyin kendi çıkarını güttüğü serbest ekonomik faaliyetin, “otomatik” olarak adil bir toplum meydana getireceği düşünülmekteydi. Marx bu burjuva yorumunu daima eleştirel bir perspektiften okuyarak ekonomik bireyin “özgürlüğünün” sunî bir durum olduğunu ve gerçekte, bu özgürlüğe sadece küçük bir azınlığın sahip olduğunu vurguluyordu. 19. yüzyılın toplumsal gerçekliği eşitlik, özgürlük ve adalet kavramları ile değil, fakirlik,sömürü ve hukuksuzluk kavramları ile temsil ediliyordu. Marx bu “hürriyetsizliğin” ve toplum üyelerine uygulanan baskının sebeplerini üretim araçlarının mülkiyeti ile açıklamaktaydı. Üretim araçlarına sahip olanlar (kapitalistler) üretimi gerçekleştirmek için iş piyasasında satılan iş gücüne ihtiyaç duyarlar. Nüfusun büyük bölümü (üretim araçlarına sahip olmayanlar) hayatta kalabilmek için emeklerini piyasada satmak durumunda kalırlar ve kapitalistler de bu emeği belli bir fiyata satın alır. Böylelikle kapitalist, iş gücünü kullanma hakkı elde eder.
537 öğeden 521 ile 530 arasındakiler gösteriliyor.