Erdoğan'ın baş danışmanlarından İlnur Çevik? :D
İlhan ağabeyim meşhur İlnur Çevik'in babasıdır. Maalesef! Babası halamın oğlu, annesi amcamın kızı... Kendisi de eşşoğlueşşek!Ne çektim ondan! Bir yere giderken bana bırakırlardı. Üstüme ișerdi! Sınıf arkadaşlarım gıcıklık olsun diye İlknur'a tezahürat yapardı. “İ-şe! İ-şe!” 3-4 yaşındaydı. (...) İlnur'u yurt dışında okuttular. Çok iyi İngilizce bilir. Çok sonraları matbaa açtılar. Bizim Maya'yı bir iki sayı orada bastık. Fakat sonra beceremediler. Formaları ters bastılar. Rezalet oldu. İlnur beni çok sever ama malum ilişkilerinden ötürü kızgınımdır kendisine. Yıllar sonra ben Ataköy'deki Printemps mağazasının yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü oldum. Bir gün İlhan ağabey telefon açıp “İlnur ile İstanbul'a geldik, seni de ziyaret edelim,” dedi. Kalktılar geldiler. İlnur bir reyon tutmak istiyormuş. Ama İlhan ağabeyin hiçbir şeyden haberi yok. "Ulan," dedim "İlhan ağabeyi niye buralara kadar yordun?” Sonra orada İlnur’a bir reyon ayarladım. Zaten reyonları kiralamak istiyoruz. Meğerse aslında bir kadın için istiyormuş. Reyonda ortak olacaklar. Kadın iç çamaşırı satacaklar. Hadi tamam dedik, bir şey değil, normal. Üç ay sonra öğrendim ki, ayrılmışlar. Reyonu da terk etmişler. Haberim yok ama! Geç öğreniyorum. Açtım telefonu, verdim veriştirdim. Sonra biliyorsunuz Kuzey Irak ilişkileri oldu. Barzanilerle iş ortaklığı yaptı. Fakat Barzaniler paraya çöktüler. Öldüreceklerdi onu. Zor kurtuldu. Ilhan ağabey çok çekti İlnur'dan, çok... İlnur'u biz ailece pek tutmayız.
70'li yıllarda Bin Baz ve Suudi hükümeti
Ülkenin yeni fiili yöneticisi Veliaht Prens Fahd dini bütün Kral Faysal’ın aksine Amerikan yanlısı bir çapkın olarak nam salmaya başlamıştı. Fahd’ı örnek alan ikincil kademedeki birçok prens -şu an bu prenslerin sayısı binlerle ölçülüyor- Vahhabi kısıtlamalarından Fransız Riviera’sına ya da Ispanya’da Costa del Sol’a kaçıyorlardı; üstelik
Reklam
Zorunlu Göç: Ulaşım ve Sözleşmeli Kölelik
İngiltere'de dolup taşan hapishaneleri boşaltmanın bir yolu, mahkumları sömürgelere göndermekti. Böylece, yeterli nüfusu olmayan sömürgelerde insan gücü de karşılanmış oluyordu. Hükümet eliyle mahkumların gönderilmesi bir süre sonra özel şirketlerin Karayipler ve Amerika'daki sömürgelerle yaptıkları sözleşmeli köle ticaretiyle
Ahlak Bariyeri
Cevahirlal Nehru bir keresinde İngiliz idaresindeki Hindistan'ı bir eve benzetmiş, İngilizlerin evin en güzel odalarında, Hindistanlıların ise hizmetli müştemilatında yaşadıklarını söylemişti. Şöyle devam etmişti: "Her ülke evinde olduğu gibi alt katta da değişmez bir hiyerarşi vardı; kahya, uşak, aşçı, erkek hizmetçi, kadın hizmetçi,
Adam kadın hakkında şöyle diyordu: "Onun benden bir çıl­gınlık istediğini sanıyordum, buna da hazırdım. Ama, benden bir aptallık bekleyince hemen onu reddettim." * Adamın biri, bakanların gülünç durumları ve aptallıkları ko­nusunda şöyle diyordu: "Fransa'da artık insanlar hükümet olma­dan gülmüyorlar."
İşlere Karışmamak mı Manipülasyon mu?
İngiliz sömürgeciliğine duyulan sempatinin sebeplerinden biri de İngiliz idarecilerin Hindistanlıların işlerine karışmadıkları iddiasıy­dı. Bununla beraber, bu idareciler Hindistan'ın gelenek ve adetleri­nin 'tiksinç ve iptidai' olduğu kanaatindelerdi. Kraliçe'nin 1858'deki Beyannamesi'nde bu kanaat çok açıktı:
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.