Hülâgû acıma duygusunu yitirmiş biriydi
Mengü de, selefleri gibi, Moğol topraklarını genişletmeye uğraştı. Babası Tuluy'un ve onun babası Cengiz'in izinden giderek, Moğolların yetersiz kaldığı konularda uzmanlık sağlayabilen, Moğol olmayan bir­likler kurdu. Komutanlarını ele geçen toprakları amaçsız tahrip etme­meleri konusunda uyardı. Bunun da ötesinde, komutanlarından bir böl­geye saldırmadan önce oranın yöneticilerine boyun eğmeleri için uyarı göndermelerini, ancak talepleri reddedilirse güç kullanmalarını istedi. Mengü, batıdaki İslam devletlerini "yatıştırmak" üzere kurduğu güç­lerin başına kardeşi Hülagü'yü getirdi. 1256 yılında Hülagü, genellikle yanlış biçimde "Haşhaşınlar-Haşhaşiler Tarikatı" olarak bilinen İsmai­lilerin güçlü kalesine birliklerini sürdü. Hazar Denizi'nin güneyindeki Elbruz Dağları'nda bulunan Alamut Kalesi'ni İsmaililer berkitmiş ve bü­yük miktarda tedarik yığmışlardı. Moğol saldırısına dayanacaklarına güvenleri tamdı ve Hülagü'nün boyun eğmeleri yolundaki talebini geri çevirdiler. Hülagü karşılık olarak, Alamut'u taşa tuttu ve 1257 başla­rında İsmaililer teslim olmak zorunda kaldılar. Karşı koymuş oldukları için, Hülagü merhamet göstermedi ve birliklerine çoğunu katletme izni verdi. Bağdat'taki Abbasi halifesi de Hülagü'nün taleplerini reddetti ve Moğolların gaz abına uğradı. Hülagü, 1258 yılında Abbasileri yendi, Bağdat'ı yağmaladı ve halifeyi idam ettirdi.
Hülâgû
Mengü de, selefleri gibi, Moğol topraklarını genişletmeye uğraştı. Babası Tuluy'un ve onun babası Cengiz'in izinden giderek, Moğolların yetersiz kaldığı konularda uzmanlık sağlayabilen, Moğol olmayan bir­likler kurdu. Komutanlarını ele geçen toprakları amaçsız tahrip etme­meleri konusunda uyardı. Bunun da ötesinde, komutanlarından bir böl­geye saldırmadan önce oranın yöneticilerine boyun eğmeleri için uyarı göndermelerini, ancak talepleri reddedilirse güç kullanmalarını istedi. Mengü, batıdaki İslam devletlerini "yatıştırmak" üzere kurduğu güç­lerin başına kardeşi Hülagü'yü getirdi. 1256 yılında Hülagü, genellikle yanlış biçimde "Haşhaşınlar-Haşhaşiler Tarikatı" olarak bilinen İsmai­lilerin güçlü kalesine birliklerini sürdü. Hazar Denizi'nin güneyindeki Elbruz Dağları'nda bulunan Alamut Kalesi'ni İsmaililer berkitmiş ve bü­yük miktarda tedarik yığmışlardı. Moğol saldırısına dayanacaklarına güvenleri tamdı ve Hülagü'nün boyun eğmeleri yolundaki talebini geri çevirdiler. Hülagü karşılık olarak, Alamut'u taşa tuttu ve 1257 başla­rında İsmaililer teslim olmak zorunda kaldılar. Karşı koymuş oldukları için, Hülagü merhamet göstermedi ve birliklerine çoğunu katletme izni verdi. Bağdat'taki Abbasi halifesi de Hülagü'nün taleplerini reddetti ve Moğolların gazabına uğradı. Hülagü, 1258 yılında Abbasileri yendi, Bağdat'ı yağmaladı ve halifeyi idam ettirdi.
Reklam
Kiriş yayının haysiyetinin temini!
Cengiz'in kendi kadar şöhretli haleflerinden Hülâgû Han, son Bağdat Halife'nin idama mahkûm ettiği zaman bu Türk ananelerine riayet ederek onun da kanı akıtılmaksızın öldürülmesini emretmişti. Fakat o halife -bütün benzerleri gibi- er yaşamış, yay kullanmış bir adam değildi. Kadınlar arasında ve kadın gibi ömür sürmüş bir sersemdi. Bu sebeple Hülâgû Han, onu yay kirişiyle boğulmaya lâyık görmedi. Türk ananesini ise feda edemedi, ikisi ortası bir tedbir olmak üzere herifin çuvala konulmasını ve atlara çiğnetilmesini emretti. Bu suretle halifenin kanı dökülmeden öldürülmesi ve kiriş yayının haysiyetinin de muhafazası temin edilmiş oluyordu.
Sayfa 100Kitabı okudu
"Neyzen Tevfik, İdam Cezası Almasına Sebep Olan Şiiri"
Kal’a-i âsâr-ı zulme verdim istihkâm-ı tam Ettim istibdad ile tarihe ibka-ı nâm Öyle tarsîn eyledim olsa cihan zir ü zeber Attığım üss-i mezâlim haşre dek eyler devam Ben o cellâdım, vatanda açtığım her yârenin İltihâbı bir zaman etmez kabul-i iltiyâm Nerde Cengiz, Engizisyon, nerde Haccac ü Yezid, Nerde Timur, Hülâgû, nerde ecdâd-ı izâm Nerdedir Şeddâd ü Nemrûd, nerdedir Ad-u Semûd Her cihetçe zâlimân-ı dehre ben oldum imâm Ben ölürsem mülk-ü millet bitmeden volkan gibi Ka’r-ı lâhdimden tüter eflâka dûd-i intikam! Ol kadar ezdim şu miskin milleti ki etmesin Fasl-ı dâvâ eylemek’çün rûz-i mahşerde kıyâm! (Neyzen Tevfik, izdiham.com)
Hülâgû
Mengü, batıdaki İslam devletlerini "yatıştırmak" üzere kurduğu güç­lerin başına kardeşi Hülagü'yü getirdi. 1256 yılında Hülagü, genellikle yanlış biçimde "Haşhaşınlar-Haşhaşiler Tarikatı" olarak bilinen İsmai­lilerin güçlü kalesine birliklerini sürdü.90 Hazar Denizi'nin güneyindeki Elbruz Dağları'nda bulunan Alamut Kalesi'ni İsmaililer berkitmiş ve bü­yük miktarda tedarik yığmışlardı.91 Moğol saldırısına dayanacaklarına güvenleri tamdı ve Hülagü'nün boyun eğmeleri yolundaki talebini geri çevirdiler. Hülagü karşılık olarak, Alamut'u taşa tuttu ve 1257 başla­rında İsmaililer teslim olmak zorunda kaldılar. Karşı koymuş oldukları için, Hülagü merhamet göstermedi ve birliklerine çoğunu katletme izni verdi. Bağdat'taki Abbasi halifesi de Hülagü'nün taleplerini reddetti ve Moğolların gaz abına uğradı. Hülagü, 1258 yılında Abbasileri yendi, Bağdat'ı yağmaladı ve halifeyi idam ettirdi.9
Berke Han
"Allah, Moğolların başka Moğolların darbeleriyle ölmelerine izin veren Hülâgû'yu utanca boğsun."
Sayfa 356Kitabı okudu
Reklam
200 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.