608 syf.
·
Puan vermedi
Geniş Özet
Tanrı'yı ve dinleri akademik bir çevrede konuşmak ne kadar mümkün ve doğrudur, bilemiyorum. Bilim bazı inanç temelleri üzerinde yükselmiş ve bunlar yıllar içinde birbirine öylesine kenetlenmiştir ki artık bunun dışında söylenen bir şey'in imkanına dair düşünmemek gerektiğine dair bir algı vardır.  Armstrong'un bir kaç eserini daha
Tanrı'nın Tarihi
Tanrı'nın TarihiKaren Armstrong · Pegasus Yayınları · 20171,663 okunma
Kimlik farklılıklarının en önemlisi, gerçek ya da uydurma olsun, dini ayrılıklardı. En büyük ayrışma ise Hindular ile Müslümanlar arasındaydı. Böl ve yönet tarzının en önemli aracı dindi. Din üze­rine araştırmalar yürüten Peter Gottschalk'ın çalışmaları, Hindular ile Müslümanlar arasındaki ayrışmanın İngilizlerin kasti bir projesi olduğunu
Reklam
Genel Kültür, İdealizm, Materyalizm…
_Evrimsel Psikoloji_ _Beynimiz evrimleşiyor. Artık, mağara adamları gibi kadınların başına vurup saçlarından sürüklemek yerine kulaklarına güzel saçmalıklar, boş şeyler fısıldıyoruz. Çağ’a uyum sağlayamayan medeniyetsizler ise doğal seçilimle elenmeye başlıyor. _Evrimsel psikoloji, insanın sinir sisteminin doğurduğu davranışların evrimsel
Yeni Diyalektik
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler _Tanrı, ilk masondur. Masonlar _Orospu çocuğu. Marques de Sade _Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson _Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
Descartes çıkıp herkesin zırvaladığını, mutlak ve aşikâr gerçekliğin tek modelinin matematik olduğunu söylüyor. Mekanizm. Derken Hume nedensel bilginin geçerliliğini sorguluyor. Sonra Kierkegard, “Parmağımı varoluşa daldırıyorum-kokusu yok. Nerdeyim?” diye soruyor. Derken Sartre ve varoluşun anlamsız olduğu iddiası. Dünyayı sallıyorlar. Bu düşünceler başlarını ağrıtmadı mı? Ani bir kasvet kükremesi çıkmadı mı dişlerinin arasından? Böyle adamları sokakta karşılaştığım, kafelerde gördüğüm adamlarla kıyasladığımda fark o denli büyük ki içimde bir yer burkuluyor, bağırsaklarım düğümleniyor. Burada kaldığım takdirde bu insanların hayatımı nasıl derinlemesine etkileyeceğini gördüğümden, içimi kasvet basıyor, moralim bozuluyor. Sonunda onlardan biri olup çıkacakağım.
Reklam
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.