imam Humeyni ramazanın son cumasını Kudüs Günü olarak ilan etti.
Şimdi de Türkiye'de Recep ayının son haftası Kudüs haftası olarak ilan edilmiş.
neden acaba.!?
...!!!
-Nesini sevdin ağbicim?
diye çıkışıyor bana.
-Burada hacı , hoca, cami, ezan olmamasını ,çan çıngırak sesi duyulmamasını sevdim... Sıkıldım yurdumun dört bir yanını sarmış, binbir elektro ses yükselticiden birer dakika arayla başlayan kakafonik ezan sesinden, çünkü bana Humeyni'yi çağrıştırıyor, irtica tarafından yakılan Şan Tiyatrosu'nu anımsatıyor, Sivas'ta Madımak otelinde diri diri yakılan aydınları hatırlatıyor, bugün Türkiye'yi yöneten epik bir güleryüz takınmış gericileri çağrıştırıyor, Fetullah Hoca'yı çağrıştırıyor... Ama tanrıyı , insanlığı , adaleti , huzuru, özgürlüğü, kardeşliği çağrıştırmıyor. Çocukluğumdaki elektro ses yükseltisiz, cazırtısız, cozurtusuz, uzaktan gelen ezan sesi ne kadar güzel, bir o kadar beni insan olmaya çağıran bir şeydi.
diye yanıtlıyorum, sinirli sorusunu.
Humeyni, Irak'la yaptığı savaşta dinin insanlara neler yapabileceğini göstermiş oldu. Cennetin kapısını açacağı söylenerek eline plastik bir anahtar verilmiş ve uzun beyaz bir mintan giydirilmiş on iki yaşındaki çocuk, askerlerin önünde mayınları patlatmak için, nasıl yürüyebilir? O oğlanlar öleceklerini biliyorlardı ve doğruca cennete gideceklerine inandırılmışlardı. Ruhsal koşullandırılma korkunç boyutlarda. Fanatiklerin ne büyük etkisi var!"
"Bütün dünyada köktendincilik yeniden başgösterdi. (...) Bu hareket Humeyni'yle başladı. İran'a çok yakınız, orada olup bitenler bizi çok etkiledi ayrıca bizde geniş bir Şii topluluğu var. Bugünlerde yüzlerini tamamen kapatan genç kızlar görülüyor, aslında bu İslam'a aykırı. Köktendinciliği bir kalkan, bir örtü, bir duvar gibi kullanıyorlar. Arkasında saklanıkacak bir şey gibi.
Müslümanları namaza çağıran ezan, Tahran'da daha ender duyulur. Çoğu Müslüman ülkede, namaz vakti camilerden yayılan ezan sesi birbirine karışarak etrafta yankılanır. Altmışlı yılların sonlarına doğru Tahran'ın daha laik çevreleri ezan sesinin bebekleri ve hastaları uyandırdığını söyleyerek karşı çıktılar. Camilere, oparlörlerin sesinin kısılması için talimat verildi. Humeyni geldiğinde, yalnızca bu kuralı değiştirmedi.
Humeyni, dünyanın en eski mesleği olan fahişeliğe, yargılanmadan taşlanarak öldürülme cezası getirince, bu ticaret için Mut'a evlilikleri kullanılmaya başlandı. Bu yönetim iktidara gelince, bu suçtan ötürü ölüm cezasına çarptırılan ilk iki kadın boğazlarına kadar toprağa gömüldü ve ölümleri yavaş olsun diye ufak taşlar fırlatılarak taşlandı. Bu feci cezaya karşın, son zamanlarda İran'da hayat kadınları çoğaldı, çünkü ağır ekonomik koşullar altında ezilen halk yaşam savaşımı veriyor.
Cenneti Arayan Adam’ın ana fikri İslamcılık, İslam dünyasındaki fikir akımları ve kişilerdir. Yazar, kendi macerasını da anlattığı için eser, roman tadında bir üslup taşır. Yetmişli yıllardan bu yana dünya Müslümanlarının tartıştığı sorunlar ve teklif edilen çözümleri değerlendirir.
Serdar, Humeyni devrim mücadelesini takip için İran’a gider.
Geceleri Sessizdir Tahran,1979 yılının İran'ında İslam Devrimi'nin başlamasıyla anlatımına başlar 2009'a kadar ki dönemi aynı aileden 10 ar yıl arayla 4 kişinin yaşantılarına dair bakış açılarını sunar.
İslam Devrimi başlayınca ülkede yaşanan kaos kitapta daha derinliğiyle anlatılabilirdi.Kim tavsiye etti nasıl listeme girdi bu
İslam Cumhuriyeti'nin, devrim sırasında İslam'a karşı gelmek suçundan tutuklanıp ölüme mahkum edilen bakire kızlara yaklaşımı farklı oldu. Bakirelerinde de şehitler gibi, öldüğünde doğru cennete gideceğine inanıldığı için, din adamları buna engel olmanın yolunu aradılar. Bu yönetim, idama mahkum edilen bekar bir genç kız ya da kadının, bekaretini kaybetmesi için ya ırzına geçilmesini ya da gardiyanlardan biriyle Mut'a evliliği denen geçici nikahla evlendirilmesini karara bağladı. Bu uygulama Uluslararası İnsan Hakları Derneği'nce 1986'da kınandı. Bu olayların sayısı bilinmiyor, ama devrimin ilk üç yılında yirmi bin kadın idam edildi. Humeyni, idam edilebilecek en küçük yaş sınırını kızlarda dokuz, erkeklerdeyse on altı olarak belirledi.