Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İslam Devrimi
Humeyni, İslâm dünyasından gelen endişeleri de, "İslâm Devrimi"nin Müslüman kardeşliği ortak paydasından hareket ettiğini savunarak göğüslemeye çalıştı. Bu bağlamda İran’ın yeni yönetimi Filistin ve Kudüs davasını çabucak sahiplendi. İhdas edilen "Kudüs Günü" gibi sloganik vesilelerle Müslüman dünyanın karşı çıkamayacağı bir siyasi cerçeve çizildi, Filistinli gruplarla kurulan organik-finansal temaslar da, İran’ın sahaya hızla intibak etmesini sağladı. İslâmi Châd Örgütü tamamen İran’ın kumanda ettiği bir yapilanma olarak şekillenirken, Hamas da zaman içinde İran etkisine açık hale geldi.
Sayfa 10 - KetebeKitabı okudu
Irak cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin, Humeyni'nin İslam devrimi çağrısının Irak'ın huzursuz Şii çoğunluğunu etkilemesinden korkmaktaydı. Saddam Hüseyin bu yüzden 1980'de silahlı bir çatışma başlatarak, yeni İran rejimini yıkmaya çalıştı Uzun savaşta Arap devletlerinin çoğu Irak'ı destekledilerse de, Suriye bunlar arasında değildi Esad, Arap dünyası ve Sünni Arap fikirlerinden kopup, Arap olmayan Şii İran'ın tarafını tutmuştu. Esad, Humeyni rejimini ABD-İsrail düzenine bir protesto olarak görüyor ve Arapların Tahran'daki yeni hükümeti desteklemeleri gerektiğine inanıyordu. Esad'ın tutumunda belirli bir mantık olabilirdi, ama diğer Arap liderleri bunu göremeyince Suriye Arap dünyasında giderek tecrit edilmiş konuma düştü.
Sayfa 449 - Agora KitaplığıKitabı okudu
Reklam
1989’daki ölümüne kadar Humeyni, 15 büyük ruhbanın üyesi olduğu İslâm Devrimi Konseyi aracılığıyla görev yapan kurumsallaştırılmış bir ruhban yönetimi sistemine başkanlık etmiştir.
1979’daki İran devrimi, Ayetullah Humeyni (1902-1989) önderliğinde İslâmî bir cumhuriyetin kurulmasına götürdü ve bu örneği daha sonra Sudan ve Pakistan izledi. Kaddafi’nin Libyası gibi örnekler ise İslâmın daha kendine özgü ve tartışmalı yorumlarını siyasî pratiğe taşıdılar.
Humeyni, ABD'yi "Büyük Şeytan" olarak ilan etti. Sovyetler Birliği'ni de ABD ile aynı kefeye koydu... Humeyni bütün Batı'yı reddediyordu, ABD'yi büyük şeytan olarak görüyordu; ama Batılı ülkeler ile de hem ekonomik hem de askeri ilişkiler içine girmekten çekinmiyordu. İslam devrimi propagandası, aslında halkın İslamlaştırılmasına yönelik inancını koruması için kullanılıyordu. Yani Humeyni'nin antiemperyalist söylemleri, sadece sözde kalıyordu. Pratikte Bati ve Batılı ile ilişkiler hızla yürütülüyordu.
Sayfa 169
İran
Islam devrimi her ne kadar bütün Batı'yı emperyalist ilan edip, ABD'yi "büyük şeytan" olarak değerlendirse de Humeyni gerek siyasal gerekse ekonomik açıdan Batı ve özellikle de Avrupa ülkeleri ve Moskova ile işbirliği yapmayı sürdürdü. Artık dünya üzerinde siyasal İslam'ın Şii yüzü de önemli bir küresel aktör olmak istiyordu.
Sayfa 163
Reklam
Kral Faysal
Yine Suudi Arabistan'ın ABD ile ilişkilerine bakılarak, Müslümanlar arasında Faysal dönemindeki uluslararası atılımları görmezden gelmek şeklinde bir alışkanlık ge lişmiştir.İran Devrimi'yle birlikte “kahraman ihtiyacı"nı Humeyni üzerinden karşılayan Müslüman kitleler, daha önceki bir başka "başarı hikâyesi"ne gözlerini kapamayı sürdürüyor.Üstelik günümüzde (ve gelecekte) bu örneğin tekrarlanması çok daha kolay iken...
Atatürk'ün sonsuz kıymetini en çok kadınlar anlamalıdır.
Türk kadınının, Atatürkçü bir devrim anlayışı içinde elde ettiği kazanımlarının önemini iyi değerlendirebilmek için İran İslam Cumhuriyeti'nin, yirminci yüzyılın sonlarına yaklaşır­ken, İran kadınına layık gördüğü konuma kısaca göz atmakta yarar var. İran' da, "taammüden" işlenen cinayetlerde kadının tanıklığı kabul edilmemektedir. Katilin öldürülebilmesi için ödenmesi gereken "kan parası", eğer öldürülen kişi kadın ise, yarıya inmektedir. Koca, karısını "zina" yaparken görüp de öldürürse ceza almamaktadır. Okullarda kız ve erkek öğrenci­ler ayrı kitaplar okumakta, erkek öğretmenler kız öğrencilere ders verememektedir. Humeyni ve yakınları, İslam'ın "zor" ile bağdaşmayacağını söyleyerek, örtünme konusunda kadın­lara baskı yapılmayacağım vaat ettikleri halde, örtünmeyen kadınlar işten çıkarılmakta ve doğrudan ya da dolaylı bas­kılarla kadınların örtünmeleri zorunlu kılınmaktadır. "İslam Devrimi"nden sonra, kadın yargıçlar işten atılmıştır.
Sayfa 192Kitabı okudu
İran Devrimi boyunca Ayetullah Humeyni (bkz. s. 292) Amerika’yı “Büyük Şeytan” olarak isimlendirdi. Amerika karşıtlığı 1979 Devri- mi’nin akabinde İran politikasının en belirgin özelliği hâline gelmiş ve El-Kaide gibi terörist örgüt­ler tarafından daha sesli bir biçimde telâffuz edilmiştir. Genel olarak Batı’yı ve özelde Amerika’yı ret, Batılı olmayan felsefe ve fikirlere dayanan yeni bir milliyetçiliğin yaygın bir biçimde kabulüyle sonuçlandı. Dinin ve özellikle İslâmın gittikçe artan önemi gelişmekte olan dünya milliyetçiliğine kendine özgü bir karakter ve yenilenmiş bir potansiyel kazandırdı.
130 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.