Hüseyin Karadeniz

Göz kamaştırıcı doğru sözcük değil canım. Bir odaya girmesiyle insanların gözlerini kör eden kadınlar vardır. Sen aydınlatıyorsun.
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
Okuduğu bir sürü kitap huzursuzluğunu bilemekten başka bir işe yaramamıştı. Bütün kitapların her sayfası bilgi alanına açılan ufacık bir delikten farksızdı. Okudukça açlığı daha da artıyordu.
En korkunç yalan da budur: Kendimize bile karşı bile kullanacak kadar pençesine düştüğümüz bu derin ve gizli yalan...
Sayfa 199Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Kendi ruhunun pisliğini bu kadar yakından gören bir adam, başkasının temiz olacağına inanır mı?
Sayfa 186Kitabı okudu
Bir ahmak bağışlanabilir çünkü sadece bir yönde gider ve kimseyi aldatmaz. Aldatanlar üzüyor insanı.
Sayfa 146Kitabı okudu
Reklam
Sözler cansız değildiler, insanın beyninde mırıldanan şeylerdi sözler. Onları okuyup sihrine varabilirsen acı çekmeden yaşayabiliyordun, başına ne gelirse gelsin ümidini kaybetmeden.
Sayfa 140Kitabı okudu
Birine ihtiyaç duyuyordu insan Etrafında öyle birisi yoksa onu sen yaratmak zorundaydın, olması gerektiği gibi birini yaratırdın. İnsanın kendini aldatması, hile yapması gibi bir şey değildi bu. Aksini yapmak, etrafında Baron gibi biri olmadan yaşamak kendini aldatmak olurdu.
Sayfa 136Kitabı okudu
Sevgi kendi içinde bir kesinliğe, bir olgunluğa ulaşacak gücü barındırabilmelidir. İşte o zaman çekilmekte kurtulur, kendisine doğru çeker karşısındakini.
Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, “– Veli ağanın öküzleri gibi öküz yoktur," demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gercek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!
İnsanlar inkar edilemez zekalarına rağmen bu komedyayı ciddiye alıyorlar. Kötülük bunda zaten. Tabi acı çekiyorlar.. Ama.. Hiç olmazsa yaşıyor, gerçek, düşsel olmayan bir hayat yaşıyorlar, çünkü hayat aslında acı demektir. Acısı olmasa, zevki de olmazdı; her şey sonu gelmez bir övgü ayinine dönerdi; kutsal ama yıkıcı. Ya ben? Ben hem acı çekiyor, hem yaşamıyorum. Denklemin bilinmeyeni benim. Her şeyin başını sonunu kaybedip sonuçta adını yitiren bir hayaletim.
Reklam
Ne var ki, çok geçmeden içinden çıkıp yeniden yola koyulmam gerekmişti, benim için fazlasıyla sevimli ve sıcaktı bu bahçe. Yeniden yaşamın tacına talip olmak, yeniden yaşamın sonsuz suçunun bedelini ödemek, alnıma yazılmıştı benim. Kolay bir yaşam, kolay bir sevgi, kolay bir ölüm, bunlar asla bana göre değildi.