Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya'nın şahidi olmaktı.
Nefret yahut kırgınlık genellikle kişinin kendisini psikolojik yahut tinsel intihardan alıkoymasını sağlamasının tek yoludur. Az da olsa saygınlığını ve kendi kimliğine dair algısını korumasını sağlar, sanki bu kişi kendisini fethedenlere sessizce şöyle demektedir: "Beni fethettin ama senden nefret etme hakkım saklı."
Kendine o an açıklayamasa da aralarındaki iletişimsizlik, üzerinde büyük bir ağırlık oluşturmuş! Bu kadar anlayışlı ve iyi insanlar olmalarına rağmen gözle görülmeyen farklılıkları nedeniyle susmaya başlamışlar, her biri kendinin haklı, diğerinin haksız olduğunu düşünmüş, ilişkiler öylesine karmaşık, öylesine içinden çıkılmaz hale gelmiş ki, her şeyi belirleyecek şu hassas anda sorunu çözmek olanaksızlaşmış. Mutlu bir samimiyet onları yeniden birbirine yakınlaştırsa, sevgi ve anlayış karşılıklı olarak tesis edilebilse, içindekileri söyleyebilseler, dostumuz belki de kurtarılabilecekti.
Hiçbiri ölmek istemiyor, hiçbiri hayatı, kutsal sevgiliyi bırakmak istemiyor, hiçbir acı hayatın ebedi karşıtı ölümü arzu ettirecek kadar derin değildir.
"Edilgen" konumda bulunan insanlar, "makûs talihlerini" ni yenemediklerinde ve "hakkın" verilen bir "lütuf" olmadığını anladıklarında; haklarını almak, "etken" olmak ve protestolarını ortaya koymak için isyan ederler, başkaldırırlar.
Bütün gün taş topladıktan sonra akşamları gene zincirlerle birbirimize bağlı zindanımıza dönerken İstanbul'un güzel şehir olduğunu, ama insanın burada köle değil, efendi olması gerektiğini düşünürdüm.
Arzularımız önünde engel olmuş eski olayları düşünerek depresif, onları geleceğe yansıtarak da kaygılı bir hale geliriz; nihayet pişmanlık, endişe, öfke ve utançtan oluşan bulanık bir kurgu içerisinde debelenip dururuz.
Muhayyilesi kuvvetli bazı insanlar, sevdikleri ölülerin uzun bir yolculuğa çıktıklarını düşünmüşlerdir; bense, bütün yolculuğa çıkanların ölmüş olduğunu düşünüyordum.