Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle.
Halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle
ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
ve âsi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile...
Suya gömülü kalplerin rıhtımındayız;
bir elimizde nefret,
diğerinde ise hüzünlü bir şiir.
Nefretimiz büyük şiirden, bizden, herkesten.
Şiiri suya atıyoruz, boğuyoruz var gücümüzle, nefret büyüyor eş zamanlı.
Şiirden eser kalmadı, benden de.
Aldı başını gidiyor nefret.
Tek kaldı herhalde ondandır hüznü ve kederi.
Şimdi ben kaldım, yalnız ben
ne su, ne kalp ne de rıhtım
bir tek ben...
@Hseyinyani
Bizi kandıran o şarkılar, o mavi gece
O sıcaklığı beyaz ellerin, o ilk bakış
Sebepsizliğin sebep olduğu şafak vakti
O çok sevmek gecelerde o çaresiz aldanış.
Uzayan saçlar, alnında avuçlarımızın
İşte o, insanın bir yerde, aşka boyun eğmesi
Kırılmak, bölünmek, o hep bütünlenmek
O çok sevmek, tenin bir başka tene değmesi.
Yanmak mı o eski çağlarda yanmak
Kül olup savrulmak rüzgara karşı
İlk kesilmişliği mağrur ellerimizin
O çok sevmek, kanımızın o ilk akışı.
İşte pınarlar, testiler, ırmaklar, çeşmeler
Kanlı avuçlarla içmek aşkı kanmadan
O kıyılarımızdaki denizin ilk coşkunluğu
O çok sevmek büyütmek onu hep, orada o zaman
Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı
Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne
O her işkenceye mahkum olmuşluğumuz
O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne.
Öyle delicesine, öyle korkunç, öyle çılgın
O çok sevmek o yanardağ, o ateş, o yangın...
But you didn't have to cut me off
Make out like it never happened and that we were nothing.
And I don't even need your love.
But you treat me like a stranger, and that feels so rough.