...
Alırım başımı, başım bir deli nehir
Silerim yaşımı, siler ismimi şehir
Kestirir saçımı, kendimi avuturum
Bi' gülü kurutur, kurursa unuturum
...
Bir mektup yazarım, yokluğundan da ağır
Bi' kedi alırım, sende anneni çağır
Ellerin aklımda, sevdan kalbimde kalır
Hep hüsran hep kahır, söyle artık olsun
...
Sertab Erener - Olsun
Sen gidince
Saymadım
Kaç ayrılık… Kaç bekleyiş… Kaç hüsran
Kaç hüzün… Kaç gözyaşı… Kahrediş
Kaç hasret… Kaç yol oldu gidişin…
Sen gelince
Yalnızlıktan çıkarıyorum
Şiirlere katıyorum
Kendime ve sana bölüyorum bütün hasretleri
Aşk ile çarpıyorum
Öpüşlerle, gülüşlerle topluyor… Topluyor…
Topluyorum seni
Sağlamasını yapıyorum -belki yüzbin defa- tüm yaşadıklarımın
Sonuç: elde var aşk…
İşte öyle
Sevdim ben seni…
Gece Yarısı Kütüphanesi kitabında konu olarak; Nora, hayatında birçok hüsran ve hayal kırıklığı yaşamış, intihar etmeye karar vermiş bir kadındır. Ancak, bir gece yarısı ansızın karşısına çıkan gizemli bir kütüphane, ona umut dolu bir fırsat sunar. Bu kütüphane, Nora'nın hayatını değiştirecek bir yolculuğa çıkmasını sağlar. Kitabın konusu kısacası budur.
Gece Yarısı Kütüphanesi kesinlikle abartılan bir kitaptır. Romanı okumuyorumda sanki Netflix yapımı saçma sapan bir dizi izliyormuş gibi hissettim. Bütün platformlarda karşıma çıkan
Gece Yarısı Kütüphanesi benim için tam bir fiyaskoydu.
“Yılın en iyi romanı” ödülünü alacak kadar edebiyata nasıl bir katkı sağladı? Edebiyata yeni bir bakış açısı mı getirdi? Yeni bir akımı mı başlattı? Bu kitabın oylamasını kimler yaptı..?
Benim okunmasını kesinlikle tavsiye ettiğim bir kitap değildir. Kaliteli romanlar okuyan, kaliteyi seven kişilerin de bu kitabı önerebileceğini ben düşünmüyorum.
Belki daimi bir öfke içindeyizdir ve kendimize yetemediğimiz için kendimizden, istediğimiz şeyi hiçbir zaman tam anlamıyla vermedikleri için de başkalarından intikam alıyoruzdur.