Geçen gün, okumadığım, belki de hiç okumayacağım bir kitap geçti elime.
Adı: Bütün İyiler Biraz Küskündür.
Neden bilmem, adını okuyunca boynum büküldü.
Tecessüs buyurup; ne imiş, bir bakayım diye sayfalarını karıştırmaya başladım. 5-6 sayfa sonra bir paragrafa takıldı gözüm.
Neden bilmem, paragrafı okuyunca boynum daha da büküldü:
‘’Hayatım boyunca çok kitap satırı kanattım, çok nadir ki bir cümleyi, her gün ama her gün hatırlarım.
‘İnsanların rûhuma izinsiz girişleri yok mu; beni delirtiyor!’
Beni insanların çıldırtmasındansa gökyüzünün çıldırtmasını isterdim; karanlık yağmurun, müziğin…’’
Sonra, ben de rûhumun kederinden gittim kendime bir kahve yaptım. Demiyor mu, dedim neticede şâir içimden:
‘’İçtiğim şarap değil;
uzat kadehini, hasret doldurayım.’’ diye.
Biliyorum acıyoruz. Acıyoruz çünkü,
''İçimizde şeytan var.
Can kırıkları var. Nefret var. Yalanlar var. Bir yanımız bizi çoktan terk etmiş kaçıyor.
Melankoli ve hüsran var.
Keşke bazı geceler hiç sabah olmasa...''
( RU)