Kendimi yine kötü hissetmeye başladım. Titreme nöbeti, tuhaf bir hüzün ve dilimin tam kökünde bir ürperti. Ayaklarımla çiğnediğim o leş, midemi bulandırmıştı ve sudan yeni çıkmış bir köpek gibi silkelenmek istiyordum. Anla beni, bu senin cesedini ilk görüşüm ve duyumsayışımdı sevgili okur ve hiç de hoşuma gitmedi, kusura bakma.
Evde beni kahır karşılardı. Hüzün salonda otururdu. Öfke oturma odamdan hiç çıkmazdı zaten. Yalnızlık her yerde teklifsizce dolaşırdı; mutfakta, banyoda, yatak odasında...
Reklam
Birden düşümde koltuğa oturmuş durumda tabancayı elime aldığımı ve kalbime, başıma değil kalbime dayadığımı gördüm; oysa önceden kesinlikle tam şakağıma ateş etmeyi düşünmüştüm. Göğsüme tabancayı dayadıktan sonra bir iki saniye bekledim; mum, masa karşımdaki duvar birden hareket etmeye, dalgalanmaya başladı Hemen tetiğe dokundum. Bazen düşünüzde
Sayfa 777 - 778, 779, 780, 781, 782 Yapı Kredi Yayınları
Dostoyevski, Delikanlı'dan
"Kendileri için cesur ve gururlu olurlardı, ama birbirlerine ürkek davranırlardı; her biri diğerlerinin hayatı ve mutluluğu için titrerdi. Hep sevecen davranırlar ve şimdi utanç duydukları davranışlarından utanmazlardı, çocuk gibi birbirlerini okşarlardı. Karşılaştıklarında derin, anlamlı anlamlı bakışırlar, bakışlarında sevgi ve hüzün olurdu..."
Sayfa 304 - Yapı Kredi Yayınları
Gerçekten de burada insanı tanrılaştırma ve tutkuyla sevgisini gösterme talebi vardır; ancak tanrıtanımazların bu nasıl yakarma ve tapınma tutkusudur, bu nasıl Tanrı ve din susuzluğudur, gençliğin, gücün ve umudun canlı kaynağıyla fışkıran aydınlık, canlı bir yaşam yerine bu nasıl bir umutsuzluk ve hüzün, bir çeşit cenaze törenidir böyle?
Sayfa 302 - Yapı Kredi Yayınları
Chambord Kontu (V. Henri) olayını hatırlıyor musunuz? Bu da bir kral, lejitimist [iktidarın meşruluğunu soya dayandıran monarşi taraftarı]... İspanya'da Don Carlos'un yaptığı gibi, o da aynı dönemde Fransa'da iktidar arayışına girmişti. Hatta birbirlerini aynı aileden, aynı kökten sayabilirler, ama ne kadar farklı! Biri inançlarına
Sayfa 296 - 297, 298, 299,300, 301,302,303Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Petersburg işçilerinin tatil günlerinde nasıl vakit geçirdiklerini, biraz da hüzün katarak öylesine kaleme almıştım. Sevinçlerindeki, eğlencelerindeki kısırlık, tinsel yaşamlarının cılızlığı, solgun yüzlü, veremli çocukların büyüdüğü bodrumlar, gezinti yeri belledikleri her zaman sıkıcı, geniş, dolaşanlarını hazır bekleyen Petersburg caddesi, kucağında çocuğuyla şu dul işçi (gerçek bir tablodur).
Sayfa 147 - Yapı Kredi Yayınları
Ama ne zamandır, elde olmadan bir hüzün ve kaygı dolduruyor yüreği.
Sayfa 117 - Yapı Kredi Yayınları
Hatırlamak ayrıca hüzün verir bana; genelde geçmişi hatırlamayı sevmem.
Sayfa 28 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
'' Nasıl oldu faniyi bakiye tercih edebildin? Niçin onu böyle ucuza satabildin? İyi bir alışverişin uyanıklığı yerine bir uykunun lezzetini nasıl tercih edebildin? Yazıklar olsun sana? Sattığın şeylere karşılık sen, hiçbir sırtın taşıyamayacağı pişmanlık yüklerini, alçalışı, doğrultulması zor bir baş eğişi, yanı sıra da vazgeçemediğin iğrenç günah yüzünden dökeceğin hüzün gözyaşlarını satın almışsın! ''
[Bronşit oldum. Anneciğimin ölümünden beri yakalandığım ilk hastalık.] Bu sabah sürekli anneciğimi düşündüm. Bulantı verici hüzün. Çaresi bulunmaz olanın yarattığı bulantı.
Sayfa 105 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Hatırlamak ayrıca hüzün verir bana; genelde geçmişi hatırlamayı sevmem.
Sayfa 28 - YKYKitabı okuyor
248 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.