mahfî

mahfî
@huzunsen
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
When the horse dies, those who bury it don't know who stays on the road
İnsanlardan nefret ederiz ve gene de onlarla birlikte olmak isteriz, çünkü yalnız insanlarla ve onların arasında bir şansımız vardır, yaşamı sürdürmek ve çıldırmamak için.
Reklam
Hususan benim gibi nefs-i emmareyi taşıyanlara şu dünya çok gaddardır, mekkârdır. Bir lezzet verse, bin elem takar çektirir. Bir üzüm yedirse, yüz tokat vurur.
Diyebilirim ki en çok üzerine düştüğü saatler, hurda denilecek kadar bozulmuş, atılması lazım gelen, hatta atılmış saatlerdi. Onlardan biri eline geçince çehresi adeta yumuşardı: “Kalp işlemiyor artık. Beyinde de arıza var” , yahut; “Nasıl yürüsün biçare, iki ayağının ikisi de yok…” diye büsbütün beşeri dil konuşurdu
Sayfa 32 - bozuk bir saate, bir hastaya, bir muhtaca bakar gibi bakmağa alış!Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
hoyrattır bu akşamüstüler daima. gün saltanatıyla gitti mi bir defa yalnızlığımızla doldurup her yeri bir renk çığlığı içinde bahçemizden, bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan lavanta çiçeği kokan kederleri; hoyrattır bu akşamüstüler daima.
İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Aldanışlarda direnmeyi bir haz sandı. Zaman ilerledi; ve aldanışlarını artık savunamaz oldu. Pencereden seyrederken gerçekleri söylüyordu : 'bahçede güller kan ağlıyordu tekmil; bir fena gün ki olası gibi değil, yapışkan, kekre, pis bir gün, öldürücü. '
İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Reklam
1,186 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.