Sevdik deme sevdim
Bir ömür bekledim deme
mezarda kaldimda sevdim
Güneş doğmadı deme
Gündüz de kaldım da sevdim
Yandım deme ateş aldım da tutustum
Mutsuzum deme mutlu ettik de
Huzur ararım deme huzuru bir göze adadım
Kalbim feryad gönlüm Sebat etti
Gecem karanlık ay doğdu
Bülbül sustu deme sümbüller açtı
Dünya deme ölüm
O deme bizdik birdik
Söz söyleme
Sus ve duy
Atanda bir rüyanda bir ölümde bir
Kalbimde bir sevdam da bir kabrimde bir
Ruhumda bir hasretimde bir dünya 1 sen 1
Hangi baharın esintisi düşürdü içime bilmiyorum.
Başım dönmeye başlayalı önümü görmüyorum.
Hissedilmeye değer ne varsa, gecelerden korkuyorum.
Üzerimde tüm sevdaların ağırlığı, nefes alamıyorum.Yaşadıklarımı düşünüyorum bazen.
Zamana sıkışıp kalmış çaresizliklerimi.
Mutluluğa teğet geçen keşkelerimi ve sebeplerini.
Biliyorum;
Yaşayacaklarım,
Kütüğün üzerini karlardan temizledi, oturdu. Bu defa elini gözlerine siper ederek kar tanelerine aşağıdan baktı. “Ne garip böyle bakınca kara gölgeler gibi insana huzur değil ürperti veriyor, fazla değil, başını azcık aşağı oynatsan, gözünün hizasında sevinçlere gebe beyazlık. Buğdaya yorgan, ölülere mezarda huzur, toprağa bereket bu kar, herkesi böyle mutlu eder mi?” diye geçirdi içinden. Yazları köye uğrayan deliyi düşününce, “Herkes için değil, işte benim bakışımda esenlik veren aydınlık, yerde uzanan delinin üzerine yağarken karanlığa dönüşüyor.”
Teselli bulamamaktan damarlarımız ve şakaklarımız çatlayacak gibi olduğunda, beynimiz düşüncelerimize eziyet ettiğinde, hiç bir keder hiçbir mezarda asla huzur bulamaz.