İnsan her gün başına bir şey geleceğini düşünerek yaşayamaz. Hayata kendini bırakmak, ânı yaşamak zorundadır yoksa ne huzur bulabilir ne de mutluluk. Başına gelebilecek şeylerin sıkıntısını ve endişesini daha o anlar gelmeden, belki de hiç gelmeyecekken yaşamak insanı delirtebilir. Böyle yaşayamam fakat diğer türlüsü de insanı çok hazırlıksız yakalıyor. Hazırlıksız yakalandığım öyle çok an var ki belki de hayata biraz temkinli yaklaşmalıyım diye düşünüyorum bazen.
Sayfa 11 - Ren KitapKitabı okudu
Karanlık olmasa, ışığın kıymeti,
ayrılık olmasa, vuslatın lezzeti,
elem, ızdırap, gam ve keder olmasa saadetin o sarhoş edici güzelliği bilinebilir, duyulabilir, görülebilir miydi hiç?
"Kanaat, kadının ziynetidir... O, maddî olan her eşyadan daha kıymetli ve daha değerlidir gerçek mânâda..."
(...) Bilirsin ki Cenab-ı Hakk, sabırlarını denemek için en büyük sıkıntı, eziyet ve cefaları sevgili kullarına vermiş.
Karanlık olmasa ışığın kıymeti, ayrılık olmasa vuslatın lezzeti, elem, ızdırap, gam ve keder olmasa saadetin o sarhoş edici güzelliği bilinebilir, duyulabilir, görülebilir miydi hiç?
Aşk …. Yüreğimi ta derinden yakan bi kitap.Hiç bu kadar uzun bi kitabın etkisinde kalmamıştım.Rabbim benim bacılarım gardaşlarım ne zor dönemlerden geçmişler .Ne çok sabırlı müslümanlarmış. 
Huzur Sokağı
...
Yoluna düştüm güzelin.
Güzellerin hepsi Sen'de (c.c.)
...
Hayrın karşısında şerri görmeden, tatlının yanında acıyı tatmadan, saadetin yanında elemi çekmeden o imtihanın kıymeti kalır mıydı hiç?
"Papatyaların koparıldıktan sonra koktuklarını biliyor muydun?Garip bi şey...
Bir ölüm,bu kadar güzel kokabilir mi?"
Hiç konuşmuyorlar, ikisi de hiçbir şey söylemiyorlardı, ama her ikisi de biliyordu ki bu mânâlı sükût, saatlerce konuşmaya bedeldi.
“Siz zaten hep böylesinizdir. Her türlü kötülüğü göz kırpmadan işler, sonra da Müslümanlığa gelince ‘Benim kalbim temiz, sen kalbe bak der.' çıkarsınız işin içinden..."