Benim için hayatın sizden ibaret olduğunu sanki bilmiyor musunuz, rahat nedir bilmiyorum ve size de veremem. Bütün benliğimi, aşkımı..
evet. Kendimi ve size ayrı olarak düşünemiyorum. Benim için siz ve ben bir bütünüz ve bundan böyle ne sizin için ne de kendim için huzur olanağı görmüyorum. Gördüğüm hayal kırıklığı ve mutsuzluk... ya da mutluluk olasılığı. Hem de nasıl mutluluk! Mümkün olamaz mı?
Sayfa 199 - Can Yayınları, 1. cilt
OG. Mandıno
Gerçek mutluluğun kendi içinizde yattığını farkedin. Huzur, mutluluk ve neşeyi dünyada aramayı bırakın. Paylaşın. Gülümseyin. Kucaklayın. Mutluluk, kendinize birkaç damla bulaştırmadan başkalarına dikebileceğiniz bir şey değildir.
Huzur ve mutluluk dışarıdaki şeylerde değil, insanın içindedir.
Rad suresi 41
Peki, inkârcılar görmüyorlar mı, Biz hüküm ve
kudretimizle yeryüzüne gelip onu her yanından nasıl
eksiltiyoruz? Yeryüzünü, sahip olduğu en iyi şeylerden her
gün biraz daha yoksun bırakarak, azap verici darbelerimizle
nasıl sarstığımızı görmüyorlar mı? Bu dünyada insanı,başarı
ve yükselmeden sonra çöküşün, hayattan sonra ölümün, gurur ve ihtişamdan
Önemli olan, pozitif duygularınızın güçlenmesine izin vermektir! Sonuçta duygularımızın kaynağı duyularımızdır ve hepimiz öyle ya da böyle gündelik hayatta, mutluluk bulabileceğimiz pek çok küçük an deneyimliyoruz. İçindeki baharatlarıyla damak çatlatan bir yemek, keyfimizi bir anda yerine getiren nefis bir tatlı, bize çocukluğumuzu veya geçmişin huzur dolu anlarını hatırlatan bir koku, yeni tomurcuklanmış bir çiçek, omzuna başımızı yaslayabileceğimiz bir dost, kendimizi kollarına bırakabileceğimiz bir sevgili…
İşte, hayatın tadı tuzu diyebileceğimiz tüm bu küçük zevklere kucak açıp, duygularımızın rotasını iyi yöne çevirebilmek için, iç dünyamızın şifrelerini çözmek ve yeri geldiğinde ayaklarımızın yerden kesilmesine engel olmamak gerekir. Ginny Weasley’nin de dediği gibi: “Yeterince cesaretin varsa, gözüne her şey mümkünmüş gibi görünmeye başlıyor.”
Sayfa 151Kitabı okudu
Bir akşam Yani’nin Yeri’nde Füsun’un karşısında oturmanın verdiği huzur içimdeki aşk cinlerini yatıştırınca, mutluluğun çok basit ve herkesin bilmesi gereken reçetesini keşfedip kendi kendime mırıldandığımı hatırlıyorum: Mutluluk, insanın sevdiği kişiye yakın olmasıdır yalnızca. (Ona hemen sahip olmanız gerekmez.)
Sayfa 241 - K.B.Kitabı okudu
İşte gerçek mesele, burada düğümlenmektedir. Her işini ihlâs ve tevekkül ile, tedbirli davranarak yapan kişi elbette gönül huzuruna erer. Gerçek huzur ise aza kanaat, tevazu ve iyilikte bulunmakta; açgözlülük, kibir ve haset ateşinden kaçınmakta aranmalıdır. Başkasının haklarına müdahale etmemek ve haddini bilmek de gerekli olan erdemlerdendir.
Bursalı Beliğ (ö. 1730) bir beytinde bunu,
Haddi tecâvüz etme sakın rûzigârda
Fülk-i murâd hep pupa gitmez biraz mola
diyerek açıklar. Ümit edilen şeyler, çok zaman, takdir dairesinden birdenbire yüz gösterirler. Ama önce çalışıp çabalamak şartı aranır. Patburunzade Eyüplü Kelim (ö. 1680),
Suhûletle gelir sanma kenâra keştî-i ümmîd
Müsâit bahta dâir bir muvâfık rûzigâr ister
derken çok haklıdır. Her şey kolayca oluvermediği gibi, her saadetin de bir müsebbibi vardır. İnsan, dünyada mutlu yaşamaktan başka ne ister! Ama bu mutluluk öyle bir gemiye benzer ki, alelâde bir kaptan, onu kazaya uğramaktan kurtaramayabilir. Hatta insan çok tecrübeli bir gemici dahi olsa, hayat denizinde saadet gemisini yüzdürebilmesini sağlayacak ve muhafaza edecek yegâne kudret, Allah'ın takdirindedir. Sümbülzade Vehbî (ö. 1810), bu gerçeği veciz biçimde şöyle anlatmaktadır:
Ne mümkün keştî-i ikbâle olmak nâhudâ hafız
Reis olsan da bu yemmde olur ancak Hudâ hâfız
Öyleyse, beden gemisini adem deryasına sürmeden evvel rota'yı iyi çizmek gerekir.
Sayfa 217 - KapıKitabı okudu
"Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. "
Sayfa 122Kitabı okudu
