İnsanlar, diğerlerinin hikayelerine karşı her zaman saygısız olmuşlardır. Dil ve kültür doğduğunda eğlencelerimizi ve acılarımızı paylaştık. Ama insanlar mükemmel bir şekilde eşitliğe ulaştığında ve bireysellik bir kenara atıldığında, sence gerçekten mutluluğu hissedebilir miyiz? "Hepimiz için eşitlik" demek, ırmaktaki bir çakıl taşı kadar değersizdir. Eğer biriyle yarışmak istemiyorlarsa, o zaman gidip ıssız bir adada yaşasınlar. Evet! Benim için kazanmak ve yenilmek yaşadığımın kanıtıdır. Tek olarak hareket eden ruhumun ve hücrelerimin ürünü! Bu yüzden oraya tüm gücümle çıkmak istiyorum! En büyük galibiyetin ya da yenilginin tadı için! Punpun... Huzur ve eşitlik hakkında bilgisi olmayan birisin. Yaşamanın gerçek anlamını bilmeden tüm yaşamını harcayacak mısın?
_Şeytanla anlaşmak, yani Nevrotik kişinin kendi benliğinden vazgeçmesi, ruhunu satmasına karşılık gelmektedir. Psikiyatride bunu "kişinin kendine yabancılaşması" olarak adlandırıyoruz. Tıpkı bellek kaybı ve kişiliksizleşmede olduğu gibi kişi, kimlik duygusunu yitirmiş, kendine aidiyeti kalmamıştır. Sanki bir sis bulutu icindeymiş gibi
Reklam
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Diyelim ki bizim için "cesaret" önemli bir erdem ve cesarete giden yollardan biri olan "bütünlük/doğruluk/dürüstlük" de karakter/imza gücümüz. Böyle biri olmamıza rağmen her gün yalan söylememiz gereken bir işte çalıştığımızı, örneğin kalitesine inanmadığımız bir ürünü, kaliteli bir ürün olduğunu söyleyerek pazarlama durumunda kaldığımızı düşünün. Bu durumda, iş gününü bir şekilde atlatsak bile, akşam yastığa başımızı koyduğumuzda kendimizi mutlu ve huzurlu hissedebilir miyiz? Kendimizi sevmeye devam edebilir miyiz?