Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin
“Eğer hayatını berbat ettiysen; değiştir onu… Bugün değiştir, yarın değil. Eğer kararsızsan; neden kararsız olduğunu bul ve kararlı ol. Eğer düşünüşün doğru değilse; dosdoğru düşün, tutarlı bir şekilde.”
Davranışlarında tutarsız olan, birine bağlanmayı muazzam bir şey olarak gören birçok insan geçmişinde aile sorunları ile savaş vermiştir. Biri tarafından sevilmek, birileri tarafından ilgi görmek, bulundukları ortamda dikkat çekmek isteyen hemen hemen herkes bu savaşta mağlup olmuş kişilerdir. Dikkat edin etrafınıza. Yüksek sesle gülen kadın ya da erkek görürseniz işte onlar dikkati üzerine çekmek isteyen kişilerdir. "Ya tabi öyle olacak" dediğinizi duyuyorum. Lütfen bunu basite indirgemeyin. Yüksek sesle gülen ya da konuşan biri evet dikkati üzerine çekmek ister ama bununla yetinmez. Ben burdayım beni artık görün varlığımdan haberdar olun biraz olsun ilgiye alakaya ihtiyacım var der. Yani gülmek ya da yüksek sesle konuşmak gizli bir mesaj yollamanın bir yoludur sadece. Daha da önemlisi yüksek sesle gülen insanlar agresif kişilerdir. Agresiflikleri de yine çocukluktan gelen eksiklikler. Aile sevgisi, anne şevkati, baba ilgisi, kardeşin yokluğu, fark edilmeyiş, ötekileştirilme...
Burdan çıkacak en önemli kural şudur; ilerde çocuk sahibi olursanız sevgiden yoksun bırakmayın. Çünkü sevgi en büyük güçtür. Sevgisizlik ise en büyük yara. Ve en büyük yaraları da hep en yakınlar açar...