Uygar hiçbir toplumda bilime bilim dışında bir müdahale söz konusu olamaz.
Peki, edilirse ne olur? Böyle bir soruya verilecek cevabın ruhunu, Studios Manastırı başrahibi Theodor’un Bizans İmparatoru V. Leo’ya verdiği karşılıkta aramak gerekir:
“ Kiliseyi papaz ve üstatlara bırak; kendi işine, devlete ve orduya bak. Eğer bunu yapmayı reddedersen, bil ki aklımızı çelmek için cennetten gönderilen bir meleği bile bizler dinlemedik. Seni hiç mi hiç dinlemeyiz!”
“Doğruyu söylemek gerekirse askerler biz sivillerden çok daha düşkün oluyorlar bahçeye, çiçeğe.
En kurak kente gitsen bile, kışlalar hep yeşildir, mutlaka ağaç dikerler.”
‘’Kitaplardan bu kadar nefret edilmesinin ve korkulmasının sebebini şimdi anlıyor musun?
Onlar hayatın yüzündeki gözenekleri gösterir. Rahatına düşkün insanlar balmumundan aya benzeyen, gözeneksiz, tüysüz, ifadesiz yüzler ister yalnızca.’’