Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melek

Melek
@hypayss
Anaokul Öğretmeni
Istanbul
358 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Sabitlenmiş gönderi
"Yılların verdiği soğukkanlılıkla otuz yaşın hakkını veriyordu. Ne istediğini biliyordu. Ne istemediğini de."
Reklam
415 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom
9.2/10 · 52,2bin okunma
Bugün örs olan benim, çekiç gibi üzerime inen de sizin sözleriniz, âşk abidemi harabeye çevirdiniz.
Sayfa 356Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendini özgür kılmak kutsal bir "hayır" demektir, ödeve bile.
Sayfa 304Kitabı okudu
Zaman zaman, var olan en yalnız adam olduğumu düşünüyorum. Üstelik bunun, insanların varlığı ya da yokluğuyla ilgisi yok.
Sayfa 276Kitabı okudu
Reklam
“Ah, bu çıkmazı bilirim. En çok arzu edilen kadın en çok korkulan kadındır. Tabii bunun nedeni onun ne olduğu değil, bizim onu nasıl gördüğümüzdür. Çok acı!”
Sayfa 274Kitabı okudu
Ölüm korkusuyla uykumun kaçtığı geceler kendime Lucretius’un düsturunu hatırlatıyorum: ‘Ben varken ölüm yok; ölüm varken ben yokum.’
Sayfa 253Kitabı okudu
zamanın arzuları doğrultusunda yönetildiğimiz fikrini yakalayabilmiş, iradesinin, “öyle oldu” karşısında güçsüz olduğunun farkında.
Sayfa 235Kitabı okudu
- Sanki bütün hayatım boyunca yanlış melodiyle dans edip durmuşum - Melodi doğruymuş Josef, ama dans yanlışmış.
Sayfa 228Kitabı okudu
Cinsel arzu, aslında, karşıdaki insanın zihni ve bedeni üzerinde mutlak hâkimiyet kurmak için duyulan arzudan ibarettir.” ... “Daha derinlere bakarsanız, bu arzunun da tüm diğer insanlardan daha üstün olma arzusu olduğunu görürsünüz. ‘Âşık’, ‘seven’ kişi değildir; aslında o, sevdiği kişinin mutlak sahibi olmayı amaçlar. Bütün isteği, tüm dünyayı o değerli malından soyutlamaktır."
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
Sosyal ağlardaki "arkadaşların" başlıca işlevi, bir meta gibi sergilenen Ego'ya tüketici olarak dikkatlerini yönelterek, kişinin narsistik Ben duygusunu arttırmaktır.
Başarıya ve performansa odaklı çalışan, yor­gun, depresif özne kendinden bıkmıştır. Kendinden yorulmuş, kendinden ve kendiyle savaştan bitkin düşmüştür. Kendinden çıkmayı, dışarıda olmayı, kendini bırakıp Öteki’ne, Dünyaya açılmayı beceremez, saplantılı bir biçimde kendine odaklanır ve bu paradoksal olarak Kendi’nin içinin oyulmasına ve boşalması­na yol açar. Farenin çemberde dönmesi misali, sürekli Kendi et­rafında dönen özne, sonunda tükenecektir.
...Freud da “Sa­vaş ve Ölüm Üzerine Güncel Düşünceler” adlı denemesini şu cümleyle noktalarken, hayatta kalmanın fatal diyalektiğinin far­kındaydı: “Si vis vitam, para mortem- Hayatı yaşamak istiyor­san, ölüme hazırlan.”Demek ki hayatın bir ölmemişlik kalıbın­ da donmaması için ölüme daha çok yer açmak gerekiyor: "Ölü­me, gerçekliğin ve düşüncelerimizin içinde hak ettiği yeri ver­mek ve ölüme karşı bugüne kadar itinayla bastırdığımız o bilinç­siz yaklaşımı biraz daha ortaya çıkartmak daha iyi olmaz mıydı? Bu, ilk bakışta yüce bir iş gibi değil, kısmen bir gerileme, regresyon gibi görünebilir ama daha dürüst bir tavır olacaktır ve haya­tımızı yeniden daha katlanılır hale getirecektir.
Belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz. Ama daha derinlere inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz: Siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz! Siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil.
Sayfa 135Kitabı okudu
Her şeyin derinine inmek: Bu zahmetli bir kişisel özellik. İnsanın gözlerini hep yorar ve sonunda insan isteyebileceğinden daha fazlasını görür.
Sayfa 107Kitabı okudu
1.509 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.