Hz. Ali (ra), Kûfe'de halife iken bir gün İslâm'ın destan yıllı yazdığı o ilk günlere şahit olmayan genç nesle: "Söyleyin bakalım : "Men escaun-nâs?/ İnsanların en cesuru kimdir?" diye sormuştu. Soruya muhatap olan o günün Müslümanları, cesaret deyince akıllarına hep Ali geldiği için: Ente ya Emir'ül-Mü'minin / Sensin Ey Mü'minlerin Emiri!" demişlerdi. Hz. Ali (ra): "Hayır, ben değilim. İnsanların en cesuru Ebu Bekir'dir" demişti. Neden Hz. Ebû Bekir (ra) olduğunu merak eden o bakışları görünce Hz. Ali anlatmaya başladı: "Bizler bir avuç iman eden kardeşlerimizle beraber daha nübüvvetin ilk günlerinde Kabe'de namaz kılıyorduk. O anda Mekke'nın kara yüzlü adamları bize ve Resûlullah'a saldırdı. Kimi Allah Resûlu'nu (sas) itekliyor, kimi cübbesini çekiyor, kimi de üzerine çöreklenmiş. O'na vuruyordu. Biz ise elimiz kolumuz bağlı hiçbir şey yapamadan sadece olanları seyrediyorduk Bir anda baktık ki ötelerden cübbesi rüzgârda savrulan ama gelişi ile etrafa izzet saçan biri bize doğru yaklaşıyor gelenin kim olduğunu merak etmiştik. O yiğitçe gelen naif beden ile o gün bir aslan kesilen Hz. Ebu Bekir'den başkası değildi koşa koşa bize doğru geliyor, kendisine engel olanları bir bir deviriyor ve Kabe'nin duvarlarında yankılanan şu sözü haykırıyordu "Rabbim Allah'tır dediği için mi onu öldüreceksiniz? "
“Yine örneğimiz en çok Bedir ile ilgilidir. Ömer, bu savaşta kendi öz dayısı olan As Bin Hişam'ı öldürmüştü. Hz. Ali, Hz. Hamza ve Ebu Ubeyde de amcazadeleri olan Utbe, Şeybe ve Velid b. Utbe'yi öldürmüşlerdi. Ebu Bekir ise kendi öz oğlu Abdurrahman'ı müşriklerle teke tek savaşsın diye zorla muharebe meydanına sürüklemişti. Ebu Ubeyde bin Cerrah ise, kendi babası Cerrah'ı Uhud Savaşı'nda öldürmüştü. Mus'ab bin Umeyr de Uhud günü kendi kardeşi olan Ubeyd'i katletmişti. Bunlar, önemli olan isimler; bunlara benzer daha birçok kişi gösterilebilir. Dikkat edilirse, hemen hemen bu katillerin tümü, henüz hayatta iken Muhammed'den cennet müjdesini alan insanlar.”
Sayfa 137 - Berfin YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Yine örneğimiz en çok Bedir ile ilgilidir. Ömer, bu savaşta kendi öz dayısı olan As Bin Hişam'ı öldürmüştü. Hz. Ali, Hz. Hamza ve Ebu Ubeyde de amcazadeleri olan Utbe, Şeybe ve Velid b. Utbe'yi öldürmüşlerdi. Ebu Bekir ise kendi öz oğlu Abdurrahman'ı müşriklerle teke tek savaşsın diye zorla muharebe meydanına sürüklemişti. Ebu Ubeyde bin Cerrah ise, kendi babası Cerrah'ı Uhud Savaşı'nda öldürmüştü. Mus'ab bin Umeyr de Uhud günü kendi kardeşi olan Ubeyd'i katletmişti. Bunlar, önemli olan isimler; bunlara benzer daha birçok kişi gösterilebilir. Dikkat edilirse, hemen hemen bu katillerin tümü, henüz hayatta iken Muhammed'den cennet müjdesini alan insanlar.”
Sayfa 137 - Berfin YayınlarıKitabı okudu
İlimde, amelde, fikirde, harekette İslam'ın ilk muhatapları sahabedir. Tarihte hiçbir milletin gösteremediği bir sadakat ve cehdle İslam'ı Mağrib'ten Hind kıtasına kadar taşıdı, islam Devleti'nin sınırlarını bugün üzerinde onlarca devlet olan bir çapa ulaştırdılar. Kimi Hz. Ebu Bekir ve Ömer gibi siyasette, kimi Hz. Ali gibi ilim ve hikmette, kimi Halid b. Velid gibi askeriyede, kimi de Ebû Hureyre gibi hadiste temayüz etti, öncü oldu, insanlığın yolunu açtım
Hz. Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali İslâm'a girme noktasında Ebû Hureyreden öndedirler. Buna rağmen onun kadar hadis rivayet etmemişlerdir. Bütün bunlar doğrudur. Fakat bu doğruluk Ebû Hureyre'nin cerh edilmesini mucip değildir. Çünkü raşid halifeler Efendimizden sonraki hayatlarında umur-u devletle iştigâl ettiler, çeşitli bölgelere âlimleri, kurraları, kadıları gönderdiler. Onlar da tıpkı halifeler gibi bulundukları yerlerde taşıdıkları emanetin gereğini yerine getirdi. İslâm ümmetinin refahı için çalıştı. Herkes husûsî vazife alanında var oluşunun gereğini ifa etti. Hadise bu minval üzere iken çıkıp da şunu yapan, niçin bunu da yapmamıştır demek, valiyi mektepte ders anlatmadığından dolayı ilim düşmanı ilan etmek gibidir. Futuhât ile uğraşan Halid b. Velid'in az hadis rivayet etmesi, nasıl levm edilmesine medar olamayacaksa, ilimle iştigâl eden Ebû Hureyre'nin de çok hadis rivâyet etmesi yadırganmasına vasıta ittihaz edilemez. Bu mantıkla hareket edenler Osman b. Affan'ı ya da Abdullah b. Amr'ı fetih sancağını taşımadılar diye de ayıplayacaklar mı?!
Hz. Ebû Bekir, Efendimizin ahirete irtihalinden sonra iki yıl kadar yaşadı. Bütün bu zaman zarfında devlet başkanı olarak görev yaptı. Şartlar, hadis rivâyet etmesine mâni oldu. Hz. Ömer, Medine'de şehrin dışında "Avâli" denen yerde oturur, şehir merkezine arkadaşıyla münavebeli olarak inerdi. Hilafet yıllarındaki yoğun devlet gündemi de buna eklendiğinde neden 537 hadis rivâyet ettiği aşikâr olur. Hz. Osman ve Ali için de benzer nedenler geçerlidir. Buna mukabil Ebû Hureyre, seferde, hazarda sürekli Allah Rasûlü ile birlikteydi. Ömrünü ilme adamıştı. Siyâsî işlerin de dışında kalmıştı. Bu yüzden onunla Raşid Halifeler arasında bir denge aramak, kıyas yapmak büyük bir hatadır.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.