Aynelyakîn tanıyanın mahzunluğu nasıldır kim bilir..
(…) Mu'az b. Cebel sıklıkla kabr-i saadete gidip, orada mahzun bir vaziyette vakit geçiriyordu. Bir keresinde Hz. Ömer (r.a) Muʻâz b. Cebel'i (r.a) yine mescitte ağlarken gördü ve ağlama sebebini sordu. Mu'âz (r.a) şöyle cevap verdi: "Hz. Peygamber'den (s.a.v) dinlediğim şu hadis sebebiyle ağlıyorum: "Riyanın azı (küçük) şirktir. Allah'ın veli kullarına düşmanlık eden kimse Allah'a savaş ilan etmiş demektir. Allah hallerini insanlardan gizleyen ebrar ve müttaki kullarını sever. O kimseler ki, insanlardan uzak kaldıklarında fark edilip aranmazlar. Hazır bulunduklarında fark edilip tanınmazlar. Onların kalpleri hidâyet kandilleridir. Hep karanlık ve tozlu yerlerden çıkarlar.”
Sayfa 73
Zünnûn el-Mısrî (k.s) ise şöyle demiştir: "Allah'ı sevmenin alametlerinden biri de Hz.Peygamber'e (s.a.v) ahlak, fiil, emir ve sünnetlerinde tabi olmaktır."
Sayfa 27 - Siraceddin ÖnlüerKitabı okuyor
Reklam
Sünnet; kavli, fiilî ve takrirî olmak üzere üç kısma ayrılır: 1. Kavlî sünnet, Hz. Nebi'nin (s.a.v) bir konu hakkında sözle beyan buyurduğu şeylerdir. 2. Fiilî sünnet, Hz. Peygamber'in(s.a.v) bizatihi yaptığı işlerdir. 3. Takriri sünnet, Hz. Peygamber'in (s.a.v) bir işi görüp engellememesi veya yapılan bir davranışı hoş görmesi ya da tasvip etmesidir.
Sayfa 24 - Siraceddin ÖnlüerKitabı okuyor
Hz. Hûd (a.s) kıssasını anlatan ayetler, müşriklerin Efendimiz'e (s.a.v) eziyetlerinin en çok olduğu zamanda nazil olmuştur. Allah Teâlâ, bu kıssa ve diğer kıssalarla Efendimiz'i (s.a.v)teselli etmiş, peygamber kardeşlerinin tevhid ve tebliğ mücadelesini, kurtuluşlarını anlatmıştır. Bu kıssadan anlıyoruz ki küfür nenkadar güçlü olursa olsun, tevhid üzere olanlar, Allah'a tevekkül edenler kazanmış, inkârcılar da kaybetmiştir.
Sayfa 13 - Ali SözerKitabı okuyor
Varsayalım ki, bilimsel veriler Hz. Peygamber (s.a.v)buyurduğu bize sağlam senetle nakledilen bir hakikate ters düştü. İnkar mı edeceğiz? Bu iş bu kadar basit olabilir mi? Sizin bilimsel veri dediğiniz şeyin bulgu ve tespitleri tamamen zannidir. Vahiy ise kat'i bir şeydir; hilafına ihtimali olmaz. Bilim ise devamlı kendini yeniler ve yenilerken de inkar eder. Dün yok dediği şeye bugünkü imkanlarla var diyebilir; veya var dediğini bugünkü imkanlar dahilinde yok sayabilir. Şu halde, böylesine zanni ve değişken olan bilgilere vahiy kurban edilebilir mi hiç? Asla ...
Hz. Peygamber (s.a.v) bir şey söylüyorsa ve bu da bize güvenilir senetlerle ulaştıysa bize düşen hemen inanmak.Kur'an bunu emrediyor zira.
Reklam
28 yaşındaki Muaz(r.a) vesilesiyle hepimize nasihat:
Hz. Peygamber (s.a.v) bu önemli ve kritik göreve(Yemen’e emir) gitmek üzere yola çıkan Mu'âz b. Cebel'i (r.a) kalabalık bir sahâbî grubuyla birlikte Medine'nin dışına kadar yolcu etti. Kendisine verdiği resmî belge yanında bir dizi nasihatte de bulundu: "Ey Mu'az! Sana Allah'tan ittika etmeni, doğru sözlü olmanı,
Sayfa 62
Bugün, mûcizelerle dolu oaln Kuran'dan uzak düştüğümüz, ahkâmı ile amel etmediğimiz ve ahlâkıyla ahlâklanmadığımız için dünyanın penceresinde kıvrılıyoruz. Oysa İslâm dininin temel kaynağı Kur'an'dır ve bir maksata binaen indirilmiştir. Müslümanlar hayatın içinde yer alan her konunun kaynağını Kur'an'da ve Hz. Peygamber'in (s.a.v) sünnetinde bulabilirler
"Hz. Peygamber (s.a.v): "Biriniz su içerken su kabına nefes etmesin." buyururlar. Yine Resulullah (s.a.v) üç solukta içmenin "daha doyurucu-hastalıklara karşı- daha koruyucu ve daha afiyetli olduğu"nu buyururlar."
Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) “Dünyaya değer vermemek kalbi ve bedeni rahata erdirir” buyurmaktadır.
Reklam
"ALLAH 'ı sevmenin alametlerinden biri de Hz Peygamber'e (s.a.v) ahlak, fiil, emir ve sünnetlerinde tabi olmaktır." {- Zünnûn el-Mısrî(k.s-}
İyiler-Kötüler Savaşı
Ahir ümmetin ahir peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.), açık ve net bir şekilde bu savaştan haber vermiş ve o savaşın olacağı, şer güçlerin cezalandırılacağı güne "Yevmü'l-melhame" (etlerin iç içe geçtiği gün) demiştir. Aynı zamanda zor, meşekatli ve ölümün kıtalar halinde kol gezdiği bir dönem! Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadisinde şöyle buyuruyor: "Müslümanlarla Yahudiler harp etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki Yahudi, taşın ve ağacın arkasına sakla- nacak da, taş veya ağaç; 'Ey Müslüman, Ey Allah'ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, gel de öldür onu!' diye haber verecektir. Sadece Garkad 204 ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır." (Müslim, Fiten, 82)
Sayfa 418 - Hayat YayınlarıKitabı okudu
Hz. Muhammed (S.A.V.)'in hak peygamber olduğunu itiraf ettiler. Bilindiği gibi peygamber asla yalan söylemez. O, bizzat kendisi yalnız Araplara değil, bütün insanlara ve cinlere peygamber olarak gönderildiğini söylemiştir. İran hükümdarına, Bizans kralına, Mısır kralına ve daha birçok milletlerin krallarına elçiler göndererek onları islâma davet etmiştir. Bu husus, tevâtür yolu ile bilinen bir gerçektir.
• Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle demişlerdir: "Allah Teâlâ önce kalemi, bilâhere mürekkebi yarattı. Arkasından kaleme "Yaz!" dedi. "Neyi yazayım?" diye sorulması üzerine de, "Olmuşu ve kıyamet gününe kadar olacakları..." emrini ver- di. Sonra aklı yarattı ve "İzzetim hakkı için; seni, sevdiğimde kemâle erdirecek, sevmediğimde ise eksik bırakacağım" buyurdu
Hz. Peygamber (s.a.v.) ne buyuruyor: "İnsanlar dünya hayatına ve paraya düşkün olup zaafa uğradıklarında onlara zillet vurulur. Bu zilleti ancak dinlerine döndüklerinde ortadan kaldırabilirler." Bugün Müslümanların sayıca ve maddi güç olarak fazla olmalarına rağmen zillet içerisinde olmalarını bu hadis-i şerif ne güzel açıklıyor.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.