O zamanlar rahmetli el-Bessâm’ın aracılığıyla soylu bir kısrak satın aldım. Bu kısrak, alnında lekesi olan, doru renkli, toynakları geniş ve ön ayakları kısa bir Cuaysîniyye küheylanıydı. Rahmetli Holo Paşa da babama yaşlı bir kısrağın soyundan gelen siyah ve soylu bir kısrak hediye etti. Bize hediye edilen başka atlar da vardı. Daha sonra
Cenaze evine mi yemek, cenaze evinden mi yemek?
HZ. CAFER, Tayyar lakabıyla cennete uçtuğunu, savaşta şehit düştüğünü Peygamberin haber verdiği sahabeydi. Allah’ın Sevgilisi gönül gözüyle, Mu’te’de savaşın her anını sahabilerine haber vermekteydi. Cafer şehit düştükten sonra Peygamberimiz Cafer’in evine gitti. Eşi Esma hiçbir şeyden habersiz ev işiyle meşguldü. Peygamberimiz sordu: “Ey Esma, Cafer’in oğulları nerede?” Esma olanlardan habersiz peygamberin yanına getirdi oğullarını. Peygamberimiz küçük çocukları kucaklayıp, öptü. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Esma bir anda algıladı her şeyi ve sordu: “Anam babam sana feda olsun ya Resulallah niçin ağlıyorsunuz? Yoksa Cafer ve arkadaşlarından acı bir haber mi erişti?” Peygamberimiz Esma’ya: “Evet” dedi. “Onlar bu gün şehit oldu.” Esma ağlamaya başlamıştı. Tüm kadınlar toplanıverdi bir anda evine. Peygamberimiz Esma’ya dedi: “Ey Esma ağzından uygunsuz ve kaba bir söz kaçırma ve göğsünü de dövme.” İlk taziyeyi Esma’ya sabır tavsiyesi ile kendisi yapan Peygamber evine döndüğünde eşlerine buyurdu: “Cafer ailesi için yemek yapmayı ihmal etmeyiniz.” İslamda ölen kişinin ailesi için ilk yemek yapma o gün başladı. Esma’ya üç gün yemek yapıldı. O aynaydı: Nimet veren Mün’im’in...
Reklam
680 yılındaki ilk hadisede: Muharrem ayının onuncu günü Irak’ta Kerbelâ denen bir yerde Emevî kuvvetleriyle karşılaşan Hz. Hüseyin ile ailesi ve müritleri acımasızca katledilmişlerdir. Katliamda yetmiş kadar insan can vermiş; bir tek, çadırlardan birinde uyur halde bırakılmış olan hasta bir çocuk, Ali Zeynelâbidin hayatta kalabilmişti. Hz. Peygamber’in ailesinin bu dokunaklı şehadetinin ve peşi sıra kabaran keder ve nedamet dalgasının Şia içerisinde kıvılcımını çaktığı yeni dinî reaksiyon, günümüzde de sarsıcı acı, tutku ve kefaret dışavurumlarıyla varlığını sürdürmektedir...
"Ebu Abdullah El-Cedeli şunu anlattı:Aişe'ye: Rasulullah'ın ailesi arasındaki ahlakı nasıldı diye sordum. Aişe: O, ahlakça insanların en güzeliydi. Çirkin konuşmaz, çirkin şeye özenmezdi. O, çarşı ve pazarlarda bağırıp çağırmazdı. Kötülüğe kötülükle karşılık vermez, affederdi, diye cevap verdi."
Sayfa 435Kitabı okudu
Atatürk 'e göre Muhammed 'in ailesi (hz.)
Muhammedin menşei Muhammedin aile ve Atalarına ait bütün malûmat Tarihî olmaktan ziyade efsanevîdir. Peygamber zamanında bu malûmat yoktu; bunlar sonradan icat olunmuştur. Arapların aile şecerelerinin tutulması usulü Halife Ömer zamanın- da başlamıştır. Bu usul bir takım düzme şecerelerin uydurulmasına yol açtı. Hakikatta, Muhammedin menşei hakkında pek az şey bilin- miştir, okadar ki onun asıl ismi dahi malûm olmamıştır; Muhammet, Peygamberin ismi değil, lakabıydı. Peygamberin cetleri hakkındaki malûmat dahî tarihî vesikalara uy- maz. Araplar, Peygamberin İbrahim neslinden geldiğini ispata çalıştı- lar; Araplar bu suretle bütün
Kuzeni ona, insanları Osman'a karşı kışkırtanın o olduğunu hatırlattı. Ayşe, Hz. Peygamberin mestini kaldırıp sallamamış mıydı Osman'a? O hareket Hz.Muhammed'in desteklediği her şeye ihanet demekti. Kuzeni olan adam ona, "Eğer sende Hz.Muhammed'in saçının bir tek teli olsaydı, onunla övünür, ondan faydalanırdın," diye konuştu. Ayşe ayrıca, Müslümanı Müslümana öldürterek Allah'ın kelâmı Kuran'a karşı da suç işlemişti. Hepsinden kötüsü, Hz. Muhammed'in ailesi Ehlibeyt'e nasıl meydan okurdu Ayşe?
Reklam
28 öğeden 21 ile 28 arasındakiler gösteriliyor.