Howard TV'yi açtı, tüp ısındı, önce sesler fısıltı halindeydi, sonra patladı, sonra görüntü belirdi. Seslerin ilk duyulması hep biraz heyecanlıdır, sonra görüntünün belirmesi şaşırtır insanı. Mucize gibi bir şey.
"Biliyor musun, belki de dert edilecek bir gelecek yoktur. Yakın bir zamanda kimse için gelecek kalmayabilir. Dünya kötü."
"Kötü olan dünya değil," dedim. "Dünyadaki insanlar."
Çünkü gerçekten şükredilecek bir durumdaydık; evimiz, televizyonumuz, dolapta bir şişe portomuz, kilerde yeşil limonlarımız vardı, arada bir gezmeye gidip kendi çapımızda hayatın tadını çıkarıyorduk.