Betül B.
Betül B.
@iambetul
29 May
30 reader point
Joined on January 2022
Okuma Hedefleri
“Erkeklerin nesli tükenince kadınlar sanki konuşmayı yeni öğreniyor gibi olacaklar çünkü artık sözleri kesilmiyor”
Her zaman “kadınlar olmasa erkekler pislik içinde yaşardı” tarzı senaryolar düşünürüz. Peki ya erkekler olmasaydı kadınlar nasıl yaşardı? Hemen aklımıza pırıl pırıl bir ortam, sürekli gelişen bir topluluk gelir değil mi? Kavgalar olmaz demiyorum, diyemiyorum çünkü bu kadar fazla kadının bulunduğu yerde bunun olması imkansız olurdu. :) Bu düşüncelerime tamamen ters bir çizgi roman olmuş. Açıkçası bu kadarını beklemiyordum ama çok sevdim.
—-SPOİLER—-
Kendilerini geliştirmeyi bırak, erkekler olmadığı için körelmeye başlayan bi topluluk olmaya başlamış. Eski kaos ortamı silinmiş, üstlerinde büyük bir rahatlık mevcut. Erkek gücü gerektiren tadilat, mekanik bakım işlerini yapamadıkları için binalar, araçlar çürümeye başlamış. ‘Eski Dünya’ ya ait birçok şeye yabancılaştıkları, erkeklerin mit olarak kaldığı bir yaşam. Taa ki aralarından biri çıkıp içlerindeki gücü keşfedene kadar. Bu güç keşfedildiğinde ilk hastane kurulur, zamanla taşıtlar yapılmaya başlanır. Medeniyetin temelleri tekrar yavaş yavaş atılmaya başlanır.
Diğer okurların aksine ben çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Evet, kişilik bozukluğuyla ilgili bir hikaye fakat çizimler arasında çok alakasız geçişler bulunmakta. Bir anda evdeyken, sonrasında farklı bir mekana ışık hızıyla geçişleri mevcut. Ayrıca pes etmek bana çok ters bir kavram olduğu için (hırslı değilim fakat bir şeyi gerçekten istediğimde pes etmem ve hayatın her alanının zaten başlı başına bir mücadele olduğunu düşünürsek) karakter her pes ettiğinde bağıra bağıra, yakasından tutup silkelemek istercesine mücadele et dedim fakat konu olarak çok zayıf kaldığını düşünüyorum. Bir kişilik mücadele içerisindeyken diğeri sadece pes ediyor.
—SPOİLER—
Konusuna değinecek olursam, aslında küçükken yaşadığı travmadan kaynaklı, kendini korumaya alan bi benliğin hikayesi. Kimisi için bunu hayali bir karakter, bir oyun arkadaşı oluşturur. Burada durum biraz farklı. Hayatındaki acılardan kaçmak için oluşturduğu hayattan çok bir beklentisi olmayan, sorumsuz bi kişilik. Yıllarca baskın gelen kişilik bu iken, aldığı bir kafa darbesi sonucunda diğer kişiliği ortaya çıkıyor. Kendisinin aksine, daha sorumluluk sahibi, hayatta kuralları olan bir kişilik fakat az önce de ifade ettiğim gibi, doktorunun da demesine rağmen sorumsuz olan kişiliği yeterince mücadele edemediği için silinip gidiyor. Meydan ötekine kalıyor.
Selina mı Holly mi?
İnsanların yaptıkları hareketlere nelerin neden olduğunu bilmeden yargılamayı bırakmamız gerektiğini, hayata tutunma çabasını, muhteşör kostümünü, aile hasretini, kardeşine olan bağlılığını, vicdanlı kötümüz, kedi kadınımız Selina Kyle’yi ele alan, gerek çizimleriyle, gerekse konusuyla tatmin edici bir çizgi roman
Reader Follow Recommendations
Sanat ve kitap: Dünya üzerinde insana huzur veren iki maddenin tek çatı altında toplanması
“Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir.” sözünün kanıtı niteliğinde bir yaşam. Uğraşılan hastalıkların yanı sıra başarısızlıklarla dolu bir aşk ve iş hayatı.
İnsanın hayatta kalabilmesi için bir amaca ihtiyacı vardır. Kimisi için bu bir iş, kimisi için ailesi, kimisi için ise inançlarıdır. Vincent gibi hayatta hiçbir dala tutunamamış insan için ise sanatının en büyük destekçisi, dert ortağı, hayatının her anında maddi ya da manevi olarak elinden tutan kardeşi Theo idi. Vincent’in girdiği bunalımlardan çıkmasının en büyük yolunu sanata yönlendirmekte buldu Theo. Fakat kimisine göre onu depresyona sürükleyen asıl neden sürekli resim çizmesiydi. Kendisini Theo’ya karşı sürekli bir yük olarak gören Vincent’in tek isteği tablolarını satıp, tüm parayı kardeşine vermekti. Yaşamı boyunca da sadece bir tablo satabildi.
Gauguin ile yaptığı şiddetli tartışma sonucu kulağını kesen Vincent, ilk defa o an ruhsal durumunun iyi olmadığını anlamıştı ve kendi isteğiyle hastaneye yattı. Burada kaldığı bir yıl boyunca birçok eser meydana getirdi. Eserlerinde çizdiği yıldızların haleli görünmesinin nedeni kimisine göre kullandığı ilaçların yan etkisinden kaynaklı olarak görme yetisinde meydana gelen bozukluklar, kimisine göre epilepsi hastası olması olsa da kesin olarak bilinememektedir.
Okuyan herkesin Heatcliff’ten nefret ettiğini görmek beni şaşırttı açıkçası. Bana göre gerekli şartlar sağlandığında herkes bi Heatcliff olabilir. Hatta günlük hayatta bu tarz insanlarla sürekli karşılaşıyoruz aslında. Bir insanın nereden geldiğini bilmemesi, kendini bağlı olduğu ortama ait hissetmemesi, insanların ufak bi sevgi emaresi gösterip sonra misliyle acısını çıkartması sizi bi süreden sonra duygularınızı gizlemeye iter. Duyguları saklamamızın bir diğer sebebi de hepimizde var olan elindekini kaybetme korkusuyla hislerini dışa vuramamadır.
Burnumuzu dik tutma kaygısıyla verdiğimiz kararların içten içe bizi tüketmesi, kocaman “keşke”ler bırakması, ölüm denen gerçek ve lafın sonunu dinlemeden kesin yargılara varma. Bi nevi öfkeyle kalkan zararla oturur durumu.
Kitabın gerek konusu, gerek akıcı diliyle bi solukta kendini okutması beni etkisi altına aldı. Şiddetle tavsiye edilir.
