"Bendel, işte sana itimat ettim, artık gidip bu itimada hıyanet edebilirsin. Git ve benim aleyhimde şahitlik et!"
"Böyle alışılmamış bir istek karşısında hayret ederek boynuna sarıldım; çünkü bunu para için yapmadığına emindim."
"Bendel'in benim ayıbımı nasıl ihtimamla örttüğünü tasvire imkân yoktur. Her yerde benim önümde ve benimle beraber bulunuyor, her şeyi önceden görüyor, icap eden tedbirleri alıyor ve umulmadık bir tehlike ortaya çıkar çıkmaz gölgesiyle beni kapatıyordu, çünkü benden daha uzun ve iriydi. Bu şekilde tekrar insanlar arasına çıkmaya cesaret ettim ve dünyada bir rol oynamaya başladım."
"Ayağa kalktı ve bana, içimi bulgu için delen ve bakmaya tahammül edemediğim bir bakış fırlatarak uzaklaştı. Koltuğuma çöktüm ve yüzümü ellerimle kapadım."
"Gözlerimin önünde kendini yiyen biri daha vardı: Benim sadık Bendel'im; iyi kalpli efendisinin itimadı boşa çıkardığı ve aramaya gönderdiği adamı tanıyamadığı için nefsine sessiz itaplarla azap vermekte devam ediyordu. Herhalde o adamla benim talihim arasında sıkı bağlar ulunduğunu düşünüyordu. Fakat ben onda kabahat bulmuyor, bu hâdiselerde meçhul adamın efsanevi hüviyetini görüyordum."
"Her çareye başvurmuş olmak için, günün birinde Bendel'i kıymetli bir elmas yüzükle beraber şehrin en meşhur ressamına yolladım ve onu beni ziyaret etmeye davet ettim. Geldi, adamlarımı savdım, kapıyı kilitledim, ressamın yanına oturdum ve sanatını medhettikten sonra, kalbim sıkılarak asıl meseleye geldim; fakat daha önce bu sırrı asla meydana vurmayacağına yemin ettirdim."