Öncelikle klasik olacak ama kitabın ilk sayfalarında sıkılıp bırakmıştım sonra yapılan yorumlardan yola çıkarak tekrar okumaya başladım.İlerledikçe sevmeye başladım ve özellikle son sayfalarında Mustafa Mond ve Vahşi’nin (John) konuşması beni içine çekti.Kitaba ve yazara olan hayranlığım arttı.”İlk olarak 1932’de yayınlana Cesur Yeni Dünya “F.S. 632’de, bu “istikrar yılında” geçmektedir, yani Amerika araba kodamanı Henry Ford’un gelişinden 632 yıl sonra;Henry Ford ki onun çok başarılı olan T Modeli taşıma bandı ve uzmanlaşmış emek gibi salt toplu üretim yöntemleriyle üretilmiş ilk otomobildi.Ford,Dokuz Yıllık Savaş’la büyük Ekonomik Bunalım’ın çifte felaketinden sonra kurulmuş bir küresel kast sistemi olan Dünya Devletinin önde gelen ilahıdır,onun endüstri felsefesi de bu düzen içindeki hayatın her yönüne hükmeder.”Sonsözden olan bu alıntı iste kitapta sürekli olarak anılan Fordun gizemini çözmektedir.Yıllar öncesinde yazılmasına rağmen çağımızın sorunlarının yer aldığı romanda yazarın öngörüsünün bu kadar kuvvetli olması beni korkuttu açıkçası.Her sayfada hakiki mutluluğun ne olduğunu sorguladım.Gerçekten böyle bir dünyada bu şekilde yaşasaydım mutlu olabilir miydim?Aslında kitapta bana bunun cevabını şu sözlerle veriyor: “Mutsuzluğu,burada yaşadığın sahte,yalancı mutluluğa yeğlerim.”