Ruhu bedeninden ayrılmadan zorunlu Varlık’ı bilen, düşüncesini O’nun ululuğu, iyilik ve değeri ile
sınırlayan, ölünceye değin O’ndan yüz çevirmeyen ve edimsel olarak O’nu müşahede eder ve
huzurunda dururken ölüme yakalanan kimsenin ruhu, bedenden ayrıldığı zaman, sonsuz bir tat, bitimsiz
bir coşku, bir sevinç ve erinç duyar. Çünkü, hayattaki müşahede ile ölümden sonraki müşahede
arasında bir kopukluk yoktur. Bu müşahedesi, acıdan uzaktır. Çünkü bu durum ve müşahedeye göre
acı, kötülük ve engel nedeni sayılan cisimsel güçlerin gerektirdiği duyumlar ondan ayrılmıştır.
Merhaba sevgili okur,
Hay Bin Yakzan, anlatı türünde yazılmış, enfes bir kapağı olan ve algılaması hayli zor bir eserdi.Tanpınar “Müslüman âleminin tek romanı.” olarak bahseder Hay Bin Yakzan’dan. Kitabın neredeyse yarısı önsözden oluşuyor ve bence bu bile kitabı anlamak için yeterli olmuyor. Kitapta fazlaca bilimsel ve felsefi terim yer alıyor,