İnsanın kendini çok boyutlu yetiştirmesi ve farklı kaynaklardan beslenmesi çok önemli.Bizim medeniyetimiz,hezarfen insanlar üzerine kuruludur.Aynı anda birkaç,yeteneği olan,farklı disiplinlere hakim,hayatın farklı yönlerine dokunabilen ve bütün bunlardan makul,meşru ve üretken bir sentez çıkarabilen insanlar,İslam medeniyetinin kültürel ve entelektüel vasatını oluşturur.Farabi hem büyük bir filozof,mantıkçı ve siyaset bilimci hem de bir müzisyendi.İbn Sina filozofların prensi olarak bilinirdi ve aynı zamanda çok iyi bir hekimdi.İbn Rüşd hem bir filozof hem de Kurtuba'da görevli önemli bir fakih ve kadıydı.Osmanlı sultanlarının neredeyse tamamı şairdi.Birçoğu müzik,hat,tezhip,marangozluk,avcılık gibi alanlarda maharet sahibiydi.
Sayfa 157
Müzik, matematik, botanik ve devlet yönetimi ile ilgili birçok kuralın kâşifi olan Farabi’nin en önemli alanı ise Felsefe’dir. Kendisinden sonra gelen neredeyse bütün İslam düşünürlerini ve Batı düşünürlerini etkilemiştir. Özellikle ünlü felsefeci Erasmus’un dünyaca ünlü Deliliğe Övgü eserinde, Farabi’den çok fazla etkilendiğini görmek mümkündür. Sadece felsefecileri etkilemekle de kalmamış, ünlü bilimadamları Aquinas ve Magnus gibi isimleri de kendi etkisi altına almıştır. İslam dünyasında ise ondan en fazla etkilenen isimler hiç kuşkusuz İbn-i Sina ve İbn Rüşd olmuştur. Farabi kendisinden sonraki birkaç yüzyılı direkt olarak etkileyerek Aristoteles’in felsefesini yeniden inceleyerek, Aristoteles’in doğru anlaşılmasının da yolunu açmıştır. Bu yüzden Farabi hayattayken onun “İkinci Öğretmen, İkinci Aristo” gibi lakaplarla anılması öylesine bir şey değildir.
Reklam
İbn Rüşd' göre bir devlette doktorların ve hukukçuların bulunması zorunludur. Ancak hukukçulara ve doktorlara fazla gerek duyulması sistemin bozukluğunun göstergesidir.
Bazen böyle olabilir. Kitaplar çoğu kez başka kitaplardan söz ederler. Çoğu kez bir kitap, tehlikeli bir kitapta çiçeklenen zararsız bir tohum gibidir; ya da tam tersine, acı bir tohumun tatlı meyvesidir. Albertus'u okurken, Tommaso'nun ne söylemiş olabileceğini anlayamaz mısın? Ya da Tommaso'yu okurken, İbn Rüşd'ün ne söylemiş olacağını?
Sayfa 402Kitabı okudu
Arapça kitaplarda klasik Yunan geleneğinin varlığı, Müslüman bilimcileri insan-merkezli felsefi geleneklerle uğraşmaya zorlarken, Ortaçağ'ın en önemli Aristoteles yorumcularından ikisi olan, doğu lran saraylarındaki bir hekim tbn Sina (Latince'de 'Avicenna'; 980-1037) ile Kurtuba'lı Müslüman hukukçu İbn Rüşd'ün (Latince'de 'Averroes'; 1126-1198) ortaya çıkmalarını sağladı. Aristoteles'in Arapça kitaplarının İspanya ve doğu İran gibi birbirinden onca uzak bölgelerde ortaya çıkması, İslamiyet'in dünya çapındaki uygarlığında fikirlerin de nasıl bir dolaşıma girdiğinin kanıtıdır.
Ölümününden sonra ilk keşfeden yine batı dünyası olmuştur.
İslam dünyasında İbn Rüşd'ün karşılık bulması batının onu keşfinden daha sonradır. 19. Yüzyılda İslam düşüncesini ihya etmek amacıyla ortaya çıkan bazı düşünürlerde İbn Rüşd'e atıf yapıldığı görülmektedir. Aklın ve bilimin Müslümanlar için gerekli olduğunu fark edenlerin başvurduğu bir kaynaktır.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.