Onun gözünde İbn Sînâ tarafından o kadar iyi bir biçimde geliştirilmiş olan Aristoteles'in felsefesi Yahudi dini ile aynı derecede bir hakikatti. Çünkü her ikisi de evrenin efendisi olan bir Tanrı'yı öğretiyorlar ve insani mükemmelliği son çözümde en yüce varlığın bilgisine özdeş kılıyorlardı. Öte yandan felsefe ile dinin konusu aynı olduğuna göre, aynı sonuca erişmek üzere farklı bir yol izlemelerine rağmen, onlar arasında sayısız benzerlik olmak zorundaydı. Her halükârda tanrısal zihinden çıkan din ve felsefe birbirine aykırı olamazdı. Çünkü Maimonides, haklı olarak, doğrudan bir biçimde vahyedilmiş olan gerçekliğin, Tanrı'nın bir yansıması olan insan zihninden çıkmış olan şeyle uyum halinde olması gerektiğini savunmaktaydı. Buna mukabil, ona göre vahiyde de [insanil düşüncenin tezahürleri mevcuttu.¹⁰⁵
Kısacası, Maimonides'e göre Yahudi dini felsefe ile tam bir uyum içindeydi. Hatta Tanrı'yla ilgili konularda İbn Rüşd'ün de savunduğu gibi, felsefe bir hakem ödevi görebilirdi.¹⁰⁶
Sayfa 165 - ¹⁰⁵H. Sérouya, s. 52.
¹⁰⁶A.g.e., s. 53.Kitabı okuyor
Takdir ediliyorsan değil, taklit ediliyorsan başarmışsın demektir.
Bir metnin, düşüncenin dayandığı, üzerine oturduğu minimal metafiziği, kavramsal-yargısal kabulleri tespit etmeden okumaya başlarsanız efsûna kapılırsınız, büyülenirsiniz… Batıya gidip yanında doktora yaptığınız kişinin, dönüp burada bayiliğini yapmaya başlarsınız. Bayilik de! Nereye kadar? Heidegger bayisi, Hegel bayisi; hatta bana sorarsanız, İbn Sina bayisi, İbn Rüşd bayisi... Mütevazı da olsa kendi dükkanımızı açmamız için, söz konusu yapısal çözümlemeyi kendimizin yapması gerekiyor.
"İslam dünyasında din, yalnızca bir inanç değildir. Yönetici sınıfın ideolojisidir. Sultanlık halk üzerindeki egemenliğini, erkek kadın üzerindeki mülkiyet hakkını bu din ideolojisi aracılığı ile yürütür."
"Eğer bir bilgi, bilimin konusu olabiliyorsa, onun gerçekliği ve doğruluğu kabul edilebilir. Oysa görünmez dünya, bilimin konusu olamayacağına göre, gerçeğin dışında kalır."
"Ne İbn Sina, ne Gazali, ne de İbn Rüşt, acaba peygamberlerin söyledikleri doğru mu, peygamberlerin söylediklerine niçin inanmalı gibi bir kuşkuya düşmezler, bir filozofun sorması gereken soruları sormazlar."