22 Haziran Yunan saldırısından sonra düzenli birliklere olan ihtiyaç daha açık olarak meydana çıkmıştı. Onun için Çolak İbrahim Müfrezesi 3. Süvari Tümeni'ne, Sarı Efe (Edip Bey) Müfrezesi 33. Süvari Alayına, Gök Bayrak Müfrezesi de 61. Piyade Alayına çevrilmiş, ordunun subay ihtiyacının karşılanması için de, 1 Temmuz 1920'de Ankara'da Abidin Paşa Köşkü'nde "Sunûf-ı Muhtelife Zabitan Namzedleri Talimgahı" açılmıştı. Gediz taarruzunun başarıya ulaşamaması, milis teşkilatının düzenli birlikler hâline getirilmesini herhalde biraz daha çabuklaştırmıştı. Çünkü bu taarruzdan sonra Ali Fuat Paşa Moskova elçiliğine atanmış, Batı Cephesi de batı ve güney olmak üzere ikiye bölünerek batı kesimine İsmet Bey (İnönü), güney kesimine de Refet Bey (Bele) tayin edilmişti. Yeni komutanlara, 8 Kasım 1920 günü gecesi Mustafa Kemal Paşa'nın verdiği kesin direktif, "Süratle muntazam ordu ve büyük süvari kütlesi vücuda getirmek" direktifi oldu .
Papa Eftim'in Milli Mücadeleye Olan Katkısı Destekleri
Papa Eftim'in Keskin'de görev yaptığı sırada Ankara'da Kuvay-i Milliye birliklerinin teşkili iyice hızlanmıştır. Kırşehir, Keskin, Beypazarı, Bolu, Mudurnu gibi yerleşim merkezlerini de içine alan "İkinci Kuvay-i Seyyare" birliği Çolak İbrahim Bey komutasında teşkilatlandırılmıştır. Turgut Erenerol'un verdiği bilgiye göre Papa Eftim, Keskin'de Çolak İbrahim Bey ile görüşmüş ve Kuvay-i Seyyare'nin ihtiyacı olan at, eğer, giyecek gibi ihtiyaçları bir haftada Türk Ortodoks cemaatinden toplayarak Keskin Kaymakamı'na teslim etmiştir. Sevgi Erenerol da Papa Eftim'in ruhani sıfatından dolayı cepheye bizzat iştirak edemediğini ancak cephe gerisinde yapılacak ne kadar yardım varsa hepsini yapmak için gece gündüz çaba sarfettiğini, bilhassa cepheye gönderilmek üzere yiyecek, giyecek ve teçhizat temin ettiğini söylemektedir.