İnsan sadece virgül koyabilen bir varlıktır ! İstesede nokta koyamayan insan, istediği şeyi yazabilir , ama istediği yerede virgül koyamaz . Anlamı bozma özgürlüğü yoktur insanın , buna ne hakkı nede kudreti vardır .
Bahçeye girmenin iki yolu vardır . Bir , dallar karşısında başınızı eğerek . Tarih boyunca düşünürlerin çoğu bahçeye böyle girdi . İki , dalları keserek . Batılılaşma , modernleşme dediğimiz ideoloji , ikinci yolu seçerek bir ilke adım attı . Daha önce kimse bu yolu seçmemişti .
Ama yanlış yerde durarak doğru göremezsiniz, doğruları göremezsiniz.
Şehrin üzerinde bir koloni gibi dizilmiş bulutlar... Bir açılıp bir kapanıyor gökyüzü. Bir akordeon gibi. Amerika'nın münzevi yazarlarından Salinger , bir öyküsünde " Ben rekabet edememekten değil ,etmekten korkuyorum."diyordu. Az önce pencereden dışarı bakarken bunu hatırladım yine. Hal böyleyken bana yakışan en güzel elbise , susmaktır. Zaten başka temiz elbisemde kalmadı. Bir tek o kaldı...
- Allah'ım , rekabet etmekten korkanlardan eyle zarif, erkeklerden ve zarif kadınlardan eyle.
Kalplerin taşlaşmasından kastedilen , Allah'ın sıradanlaştırarak cezalandırmasıdır. Bunun içindir ki birçok Müslüman bilgenin duasıdır şu: "Allah'ım alıştırarak cezalandırma!"
Zannettiğiniz gibi Allah günahların kökünü kazımamızı beklemiyor ki bizden. İrademiz zayıf düşüp de işlediğimiz günahları gizlememizi istiyor . Güneşin altında korkmamaları için onları toprak gibi örtmemizi istiyor.
Bana hikayeni anlat,sana kim olduğunu,kim olacağını söyleyeyim. Hikâye bunlar deyip geçme; kalabalıklar, kitaplar ile değil, hikayeler ile forma sokulurlar.
...
Hikâyeler bozuldukça ,unutuldukça, hikayelerimiz başka hikayelerle değiştirdikçe formdan düştük.
Çıkmaz sokaklardan çıkmak için reflekslere değil anlamaya, hamasete değil hakikate ihtiyacımız var.
...
Hakikati görerek, önce kendimize, sonra da bütün insanlara yardım edebiliriz.
Hayatında iyi bir şey olan kişi,elindeki o iyi şeyi kriter alarak başka iyi şeyleri kolayca tanıyabilir.
İyi bir soru başka iyi sorularla,iyi bir insan başka iyi insanlarla,iyi bir müzik başka iyi müziklerle tanıştırır insanı.
İhsan Fazlıoğlu olmasa, öğrenemeyecektik: Gelen-ek , sadece tarihî olan demek değildir. Tarihî birçok şey, geleneksel olmayı hak edecek derinlikten ve genişlikten mahrum olduğu için, sadece antika olarak değer taşır. Gelen-ek; adı üstünde, ek alabilen,kendisine yeni şeylerin kolaylıkla eklenebildiği kadim bilginin,birikimin adıdır. Gelen-ek, gücünü geçen yıllardan değil, ihtiyaç olduğunda kendisine ek yapılabilecek "özel" likler taşımasından alır.