İbrahim Faruk Çoban

İbrahim Faruk Çoban
@ibrahimfaruk
" Ve yeniden bir gece başladı; ikinci, korkunç bir gece, soğuk yıldızlarla bezeli mehtaplı bir gece; açık ve sonsuz bir sessizliğe gömülmüş gök kubbenin ıssızlığında ağır bir yalnızlık içinde inen gece."
Reklam
Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer.
Senin de fikirlerin, tıpkı giysilerin gibi başkaları tarafından üretilmiş.

Reader Follow Recommendations

See All
Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini...
Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri... Nasıl da almış aklımı, Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,
Reklam
Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. Hani, kurşun sıksan geçmez geceden, Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık... Ve zehir - zıkkım cıgaram. Gene bir cehennem var yastığımda,
Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana.
"Ama onlara bir zararım olmaz ki. Tüfeğim yok zaten. İsa aşkına geçmeme izin vermeleri için yalvardığımda, neden karıma dönmeme izin vermesinler ki? Müdürün yüzü daha ciddileşti. Yüreği acıyla dolmuştu. "Hayır" dedi, "Senin geçmene izin vermezler, Boris, İsa aşkına bile. İnsanlar artık İsa'nın adını bile anmıyor. "
Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür tarafa dönme isteğini bile söndüren bir şey.
Sus, kimseler duymasın,    Duymasın, ölürüm ha.    Aymışam yarı gece,    Seni bulmuşam sonra.    Seni, kaburgamın altın parçası.    Seni, dişlerinde elma kokusu.    Bir daha hangi ana doğurur bizi?
Reklam
Ard-arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül-gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana...
Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın bir uydurması… içimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu… İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var… Hiçbir şey üzerinde düşünmeye hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.
Sayfa 250Kitabı okudu
Bir akşam üstüdür katil, muhteşem Alıp götürmüşler dost dediğini Almış rüzgârlar içini, Ümide benzer, sevdaya benzer... Soğuk bir namludur kör ve pusuda Ense kökünde zulüm, Ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur Burnun dibine hürriyet. Seviyorum mümkün değil; Aranızda kurşun, yasak bölge var Sen genç, Sevdan ölünecek kadar güzel Kanunu yapanlar ihtiyar.
Bir ufka vardık ki artık Yalnız değiliz sevgilim. Gerçi gece uzun, Gece karanlık Ama bütün korkulardan uzak. Bir sevdadır böylesine yaşamak, Tek başına Ölüme bir soluk kala, Tek başına Zindanda yatarken bile, Asla yalnız kalmamak.
Düşün ki şu anda çehresini hatırlamıyorum bile, fakat hafızamdan daha derin bir yerde onun bir taşa hakkedilmiş kadar keskin bir tasvirinin, akılların almayacağı kadar eski zamanlardan beri mevcut olduğuna eminim. Şu kalabalığın içine gözlerim kapalı olarak karışsam bir kuvvet beni muhakkak hiç şaşırtmadan, doğru ona götürecektir.
Reklam
Yazmak seni ak kağıda Bir dağı yazmak, bir boranı Seni ustam - ustalarım Nasib olmadı bize hayrülhalef mertebesi Yani granite yazmak yazmak seni...
Maviye     Maviye çalar  gözlerin,     Yangın mavisine     Rüzgarda asi,     Körsem,     Senden gayrısına yoksam,  Bozuksam,     Can benim, düş benim,     Ellere nesi?     Hadi gel,     Ay karanlık...
"Hayal kırıklığımın acısının ne kadar büyük olduğunu nasıl anlatsam bilemiyorum..."
Allah'ın nuru ile nurlanan bir gönlün semasını hangi bulutlar kaplayabilir?
Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada İslamiyet'in olacaktır.
Ona bakar ve öyle keskin bir sevgi hissederdim ki içim yarılıp açılırdı sanki.
Reklam
"Aman ya Rabbi! Sevmek bu muydu? .. İnsani güya bir mengene içinde sıkıp sıkıp da birisinin ayaklarının altına ezik, bitik, can çekişerek atmak isteyen bir öldürücü şey, sevmek bu muydu?.."
Dünya bir leştir, buna göre ondan pay almak isteyenler, köpekler ile geçinmeye katlanmalıdırlar.
Sayfa 190Kitabı okudu