Bilimin sonuçta amacı, tüm evreni açıklayan tek bir kuram ortaya koymaktır.
Bununla birlikte çoğu bilimcinin izlediği yol, sorunu ikiye bölmektir. Birincisi,
bize evrenin zamanla nasıl değiştiğini anlatan yasalardır. (Evrenin herhangi bir
zamanda ne durumda olduğunu biliyorsak, bu fizik yasaları bize onun daha
sonraki bir zamanda nasıl olacağını söyler.) İkincisi, evrenin ilk durumunun ne
olduğu sorusudur. Bazılarına göre bilim yalnızca birinci bölümle uğraşmalıdır;
bunlar ilk durum sorusunu fizikötesi ya da dinin konusu sayarlar. Bu kişilere
göre Tanrı, her şeye gücü yeten olarak evreni dilediği gibi başlatmış olabilir.
Öyleyse Tanrı, evreni yine isteğine bağlı biçimde geliştirebilirdi. Gerçekte
görünen o ki, evreni, belli yasalara uyarak düzenli bir biçimde geliştirmeyi
seçmiş. Şu halde ilk durumu yöneten yasaların da olduğunu varsaymak eşit
ölçüde akla uygun olacaktır.
Newton evrendeki bir cismin, öteki her cisimce, cisimlerin kütleleri ve
yakınlıklarıyla orantılı bir kuvvetle çekildiğine ilişkin evrensel bir çekim yasası
öne sürmekteydi. Cisimlerin yere düşmesine neden olan da işte bu kuvvet idi.
(Newton'ın başına düşen bir elmadan esinlendiği öyküsü ise kesinlikle uydurma.
Newton'ın bu konuda söylediği yalnızca, kendisi "derin bir düşünme" anında
iken bir elmanın düşmesiyle" yerçekimi kavramının zihninde uyandığıdır.)
Boethius'a özgür iradeye sahip olduğumuzu söyler. Bu bir yanılsama
değildir. Tanrı ne yapacağımızı bilse de yaşamlarımız önceden belirlenmiş
değildir. Başka bir deyişle, Tanrının yapacaklarımız hakkındaki bilgisi, önceden belirlenmişlikten (ne yapacağımız konusunda bir seçimimizin olmadığı düşüncesinden) farklıdır. Bir sonraki eylemimizi hâlâ seçebiliriz. Buradaki hata Tanrıyı, zamanda gözler önüne serilen şeyleri gören bir insanmış gibi düşünmektir. Felsefe Boethius'a, Tanrının zamansız, zamanın tamamen dışında olduğunu söyler.
Bunun anlamı, Tanrının her şeyi bir anda kavradığıdır. Tanrı, geçmişi,
şimdiyi ve geleceği bir olarak görür. Biz ölümlüler, olayların arka arkaya
gerçekleşmesine bağlıyızdır ama Tanrı bunu böyle görmez. Tanrının özgür
irademizi yok edip bizi seçim yapma şansı olmayan önceden programlanmış makinelere dönüştürmeden geleceği bilebilmesinin nedeni, onun bizi belirli bir zamanda görmemesidir. O, her şeyi bir anda, bir nevi zamansız olarak görür.
Felsefe Boethius'a, Tanrının insanların ne yapacağını önceden bilmesine rağmen, onları nasıl davrandıkları ve yaptıkları seçimler üzerinden yargıladığını unutmamasını söyler.
Eğer felsefe bu konuda haklıysa ve eğer Tanrı varsa, bu cümleyi ne zaman
bitireceğimi kesinlikle biliyor ama bu cümleyi burada noktalamak yine de benim özgür seçimim.
Çocuk Kalbi'ni her okuduğumda, küçükken okuduğum zaman hissettiklerimle aynı şeyleri hissedip benim kalbimin de masum ve temiz olacağı hissine kapılıyor ve çok güzel diye düşünüyorum...